Göknur’u dinlediniz mi

Sesi, fiziği, sahnede duruşu, dinleyenlerle diyalogu dört-dörtlük. Yunanca şarkıları da Türkçe şarkıları da neredeyse aynı rahatlıkla icra ediyor. Eğer illa da eleştireceksem illa da bir eksik bulacaksam Yunanca şarkılar söylerken h harfine biraz daha dikkat etmeli

Ne yalan söyliyeyim uzun yıllar once Fedon’u, birkaç yıl once de Ziynet Sali’yi dinlediğim İstanbul’daki Zorba Taverna’ya girerken bu kadar hoş vakit geçireceğimi tahmin etmemiştim.
Amasya Gümüşhacıköy doğumlu, ilk, orta ve lise öğrenimini Amasya’da tamamladıktan sonra 2004 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı ses eğitimi bölümünden mezun olan Göknur, Arnavutköy’deki Neşe Tavernası ile birlikte Yunan müziğini yaşatan Zorba’da kendisini dinlemeye ve izlemeye gelen herkesi mest etti.
Sesi, fiziği, sahnede duruşu, dinleyenler-izleyenlerle diyalogu dört-dörtlük sanatçının. Abartmıyor, saygılı ve sevecen. Yunanca şarkıları da Türkçe şarkıları da neredeyse aynı rahatlıkla icra ediyor. Yunan danslarını da iyi öğrenmiş. Eğer illa da eleştireceksem illa da bir eksik bulacaksam Yunanca şarkılar söylerken h harfine ve iki sesli harfin yanyana geldiği sözcüklerde diksiyonuna biraz daha dikkat etmeli.
Göknur eğlendirmeyi de pek iyi biliyor. O gece gittiğim o mekanda sadece iki-üç Rum vardı ama Yunanca şarkılarla onlarca müşterinin pistte kurtlarını dökmesini başardı. Hani yaşıma başıma bakmadan ben bile piste çıkıp zeybekiko oynadım. Bir de güzel kadın refakat etti dansıma... Mutlu olmayı, mutlu etmeyi bildiği her halinden belli bir kadın.

ATİNA’DA İYİ İŞ YAPARDI

Bir ara, ‘Atina’da olsaydı Göknur ne yapardı’ diye düşündüm. Vallahi de billahi de çok iş yapardı. Tabii yanıbaşındaki büyük usta buziki Hasan’ın hakkını yememek gerek. Adamın, Yunan buzuki ustalarından kıskanacağı hiçbir şey yok. Sezen Aksu’nun ‘İstanbul’ şaheserini klarnetiyle icra eden arkadaşı da unutmuyorum.
Eğer Yunan müziğini seviyorsanız Göknur’u mutlaka izlemeye gidin. Eğer zor beğenenlerdenseniz o zaman da önce DVD-CD’sini alın, mutlaka dinlemeye gideceksiniz.
İstanbul’daki dostlarım “Yahu Atina’dasın ama her gelişinde Rum tavernalarına gidiyorsun” diye takılırlar. Beyoğlu’ndaki Adalar gazinosunda, Tünel’deki Hristaki gazinosunda geçti onca güzel yıl. Hatırlayan var mıdır bilmem, Rişar ve Kupa Dörtlüsü, Henri ve Valisaki çifti, Cimi Alpako, Yorgo Vaporidis ve halen karşılaştığımızda o günleri andığımız Londra’da yaşayan Buzuki Çiço sahne alırdı İstanbul tavernalarında. Memleketime her gelişimde nasıl Balık Pazarı’ndan, İnci Pastanesi’nden, Apik İşkembecisi’nden, okulum Zoğrafyon Lisesi’nden geçmek önemliyse, benim için Rum tavernalarını teftiş etmek de bir görev.
Yazarın Tüm Yazıları