Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın ziyaretiyle Türkiye, ekonomik krizdeki komşusuna “karagün dostu” olduğunu kanıtladı. Moral verdi, 2001 krizi deneyimlerini anlattı. Ben de size Türk-Yunan yakılaşmasının yorulmaz bir neferini tanıtmak istiyorum.
İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, gerçek bir barış emekçisi. 1999’da başlayan Türk-Yunan yakınlaşmasında tanıştım kendisiyle. Atina’da, Girit’te, Kalamata’da, Sisam ya da Rodos adasında kaç kez karşılaştık hatırlamıyorum. Yunanlıları onun kadar anlayabilen kaç Türk var bilemiyorum... Ege’de sadece martıların, güvercinlerin uçmasını istiyor. Ticaretin, sorunların çözülmesine fevkalade katkısı olacağına inanıyor. Önyargılara hoşgörüyle yaklaşıyor. Şu sıralar da Kuşadası-Sisam arasında teknelerle “Barış Zinciri” projesiyle meşgul. Bu defa sohbetle yetinmedim. Teybi de açtım:
DUVAR KAFALARIN İÇİNDE
Siz yakınlaşmanın öncülerindensiniz... - Hayır değilim. Yakınlaşmayı başlatanlar, 1922’de İzmir’den Yunanistan’a göçeden ve sadece 9 yıl sonra gemiyle tekrar İzmir’e gelen 300 Yunanlı işadamıdır. Biz daha onların çok gerisindeyiz. Onca yıldır Atina’ya geliyorsunuz. Sonunda bu iş olacak mı olmayacak mı? - Olacak. Duvar yıkılacak. Bu duvar hala var ve bilinçaltında. Kafalardaki duvar yıkılmalı. Bu bilinçaltı duvar hem Türk hem de Yunan halklarında mı? - Bizde yok. Türkiye 70 milyonu geçmiş bir ülke, Yunanistan ise 10 milyon. Pek çoğunun zihninde de o terkettikleri İzmir var. Ama artık geleceğe bakmak gerek. Yunanistan’dan vize beklentiniz ne? - Yunanlı dostlarıma hep sorarım “Biz Malezyalıdan daha mı tehlikeliyiz? diye. Birçok Asya ülkesinden insanlar geliyor üç ay vize gerekmiyor. Buna mukabil biz de şu kaçak göçmen meselesini çözmeliyiz. Yunanistan bu konuda çok da haksız değil.
AŞK, SEVMEK VE SEKS ÜZERİNE
Herkesin kendi bildiği şekilde sevmeye devam... Sevgililer Günü geride kaldı ama Stavro Theodorakis’in Ta Nea Gazetesi’nde sevmek-aşk-seks üzerine yaptığı üç söyleşiden alıntılarda bulunmak istiyorum: * Arkeolog Nikos Stanbolidis Antik Yunan’da aynı cinsten insanlar arasında aşkın yaygın olmasını, “Seks burada ikinci planda. Büyüğe, eğitmene ya da çok güzel olana sevgi, saygı, bağlılık sözkonusu” diye izah ediyor. Ömür boyu aşk kadar, üç yıllık, hatta üç dadikalık aşka da hoşgörüyle bakıldığını söylüyor. * Öğretim üyesi Yorgo Marnelakis “Eşçcinselim. 5 yıldır bir partnerim var” diye başlıyor söze. Birlikteler ama kaçamaklar da yapıyorlar: “Sevmekle aşk arasındaki farkı iyi biliyorum. Eğer aşk geçerse ayrılırım ama sevmeye devam ederim” diyor Marnelakis. Peki ya seks? “Seks olmadan herşey mükemmel gitse kaç para eder?” cevabı... * Kolonos semtinde bir genelevde çalışan Natalia, “Her gün sayısız erkekle yatıyorum ama sabahları aynı adamla uyanıyorum” diyor. Bir meslektaşı 70 yaşında zengin biriyle evlenip bir köye yerleşmiş. Bunu asla yapmazmış: “Benim gibi genç biriyle beraberim. Mutluyum, iki çocuk istiyorum”.