Hayat tuhaf işte. Gün geldi 68 yaşındaki sağlam solcu Konstantopoulos ile 48 yaşındaki sağlam sağcı Vardinoyannis’in yolları kesişti. Hatta aynı hedef için güç birliği bile yaptılar. Vardinoyannis, Panathinaikos futbol takımının başkanlığına Konstantopoulos’u getirdi
Avukat Nikos Konstantopoulos oldum olası solcu bir siyaset adamıdır. Adını Albaylar Cuntası (1967-1974) iktidarı döneminde duyurdu. Cunta aleyhtarı faaliyetleri için dönemin askeri mahkemesinde yargılandı ve sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Demir parmaklıklar arkasında dört yılbaşı, dört doğum günü kutladı. Yunanistan’ın demokrasiye geçişiyle (1974) bugün iktidarda olan sosyalist Pasok partisine girdi ama fazla solcu diye birkaç ay sonra kovuldu. 1989 yılında halen Yunan Parlamentosu’nda temsil edilen Sinaspismos (Sol Koalisyon) partisinin kurucu üyeleri arasındaydı. Bir yıl sonra ilk kez milletvekili, dört yıl sonra da partinin başkanı seçildi. 2004 yılında başkanlıktan ayrıldı. Konstantopoulos’un adı 2005 ve bu yılki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olarak geçti. İşadamı Yannis Vardinoyannis bu diyarın en zengin ailelerinden Giritli Vardinoyannisler’in üçüncü kuşağı. Ailenin yatırımı olmadığı sektör yok desem yeridir. Petrol rafinerileri, benzin istasyonları, gemiler, oteller... Medya sektöründe de söz sahibiler. Siyasi eğilimi muhafazakar ve sağcı olan ailenin bir veya birkaç ferdinin her seçimde milletvekili seçilmesi neredeyse gelenektir buralarda.
PANATHİNAİKOS YERİNE SİNASPİSMO
Yannis Vardinoyannis gençliğinde hızlı çapkınlardandı. Sabah bar, akşam disko misali... Ayrıca, katılmadığı otomobil yarışı da yoktu. Zamanla uslandı tabii. Hayat tuhaf işte. Gün geldi 68 yaşındaki sağlam solcu Konstantopoulos ile 48 yaşındaki sağlam sağcı Vardinoyannis’in yolları kesişti. Hatta aynı hedef için güç birliği bile yaptılar. Yunanistan’ın üç büyüklerinden Panathinaikos futbol takımının sahibi Yannis Vardinoyannis geçtiğimiz günlerde kulübün başkanlığına Nikos Konstantopoulos’u getirdi. Adamın futbolun f’siyle ilgisi yok. Hatta düzenlediği ilk basın toplantısında dili birkaç kez sürçtü ve Panathinaikos diyeceği yerde bir zamanlar lideri olduğu Sinaspismo’ partisinin adını telaffuz etti. Vardinoyannis “Camiada yozlaşmamış bir isim, itibarı olan, saygı duyulan bir başkan istedim. Futbolu bilmesi şart değil. O işi yapacak adamlarımız var” diye mazeretlendirdi kararını. Takvimler 60’lı yılları gösterdiğinde o dönemin anayasasının 114. maddesi Yunanlıların her şekilde demokrasiyi korumakla mükellef olduklarını öngörüyordu. Albaylar Cuntası iktidarı dönemindeki mukavemette yer alanların bir bölümü tarihe ‘1-1-4’çüler olarak geçti. Bir zamanların ‘1-1-4’çüsü Konstantopoulos şimdi ‘4-2-4’ veya ‘4-3-3’ ile tanışacak.
Davutoğlu en çok satan beş yazar arasında
Türkiye’de göreve atandığı (Mayıs 2009) günün ertesinde Atina’da “Kimdir, nedir, ne der ne demez?” arayışı başladı. Yunan dışişlerindeki diplomatların Türkiye’nin yeni Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yu tanımak için en önemli bilgi kaynağı yazdığı ‘Stratejik Derinlik’ kitabıydı. Kitap sayfa sayfa, satır satır, kelime kelime incelendi enine boyuna. Sonra Yunan medyasına geldi sıra. Medya, “Davutoğlu Kıbrıs için, Yunanistan için, AB için ne düşünüyor?” sorularına kitaptan alıntılarla cevap verdi. Başlıklar da ‘Davutoğlu şifreleri’ şeklinde idi. O günlerde o kadar çok konuşuldu ki kitap, Nikos Raptopulos tarafından Yunancaya tercüme edilip geçen 28 Mayıs’ta Piotita yayınevi tarafından piyasaya sürüldüğünde ne reklama gerek vardı ne de tanıtıma... Temmuzdayız malum, iki buçuk ay içinde sekizinci baskı yaptı Stratejik Derinlik. Dışişleri Bakanı Davutoğlu bugün Yunanistan’da en çok satan beş yazar arasında. Piotita yayınevini aradım: Satışlar nasıl? “Çok iyi. Kitap 7-8 bin civarında sattı. Sadece Atina’daki altı kitabevinin satışları 1300 civarında.” Bu kitaba neden talep var? “Yunan okuyucu tarih ve siyaset kitaplarına meraklı.” Peki kitabın tanıtımını yapacak mısınız? “Sonbaharda yapmayı düşünüyoruz ama kesin bir şey yok.” Yunanistan ekonomik kriz içinde ve Stratejik Derinlik’in fiyatı 30 Euro. Az para değil. Ahmet Davutoğlu buralarda, ‘Komşularla sıfır sorun’ teorisi, açıklamaları ve temaslarından başka artık çok satan kitabıyla da tanınıyor.
Kıbrıslı Rumların milli mücadelesi
Jennifer Lopez, KKTC’deki bir otelin açılışına katılıp üç beş şarkı söyleyecek, servetine servet katacaktı. Ancak, dört bir yana fakslar ve mailler gönderen İngiltere ve ABD’deki Kıbrıs Rum diasporasının milli mücadelesi üzerine vazgeçti. Sanatçının internet sitesinde “Jennifer Lopez, insan haklarını kötüye kullanmakla ilintili herhangi bir devleti, yasayı veya rejimi asla bilerek desteklemez” denildi. Sonra bu açıklama yalanlandı, sonra özür dilendi falan filan... Lopez’in KKTC’de konser vermemesine (benim için cebini dolduramamasına) sevinenlere veya üzülenlere sorarım; “Yahu beyler, hatun gelse ne olurdu, gelmese ne olur?” Herhalde BM Genel Sekreteri’ni yanına alıp gelecek değildi. Geldi diye dünya KKTC’yi tanıyacak değildi. Gelmedi diye de KKTC, “Eyvah artık ömrü billah bizi kimse tanımaz” moduna girecek değil. Lopez’in KKTC konserinden vazgeçmesi kimse için ne milli bir zafer ne de milli bir yenilgidir. Bayram edenler de karalara bürünenler de demode milliyetçi bence... Jennifer’a gelince, ya hatun siyasetçi değil sanatçı; bugün çizer yarın bozar!