Eğer kalbin çarpmadan bir şey yapıyorsan o şey mutlaka senden intikamını alacak...

Sayesinde ergenliğin binbir kötü yüzüyle tanıştığım kızım Marianna ile birlikte günübirlik kaçamağımızda, binbir hatırasını taşıdığım Atina’dan 2.5 saat mesafedeki Spetses adasında, güneş tepeye ha çıktı ha çıkacaktı.

Ben frappe’mi, o da freddo’sunu (buzlu capuccino) içmek için kafenin birine oturduğumuzda, iki masa ötedeki orta yaşlı bir çiftin konuşmaları ve hareketleri, yaz mevsiminin insan ilişkilerinin tüm çıplaklığı ile ortaya çıkması açısından büyük tehlikeler gizlediğini kanıtlar gibiydi.

İki gün öncesi gittikleri bir plajı konuştuklarından tatil yaptıklarını anladım. Adam şişmanca, kel. Kadın kel değil. Kış boyunca birbirlerine "tatile çıktığımızda rahatlayacağız" sözü vermişler muhtemelen, ancak belli ki ikisinin de sinirleri yepyeni bir sınavdan geçiyor. Belki kış gibi barbarca, insafsız olmayacak bu sınav. Belki birkaç gün için başkalarını o kadar sert eleştirmeyecekler ama başkaları yine de kavga bahanesi olacak işte.

Kulak kabarttım, biri ne dese öteki tersini, farklısını söylüyor. Otomobilin servise neden götürülmediği için tartıştılar önce. Yahu Spetses’te otomobil motomobil yok ki! Fayton var sadece. Sonra otelin gürültüsü, denizin dalgası sebep oldu dırdıra.

Her biri kendi dünyasında. Etrafa bakıyorlar ve aralarla iki üç kelime çıkıyor ağızlarından. Bir ara kadının sevgilisi mi kocası mı bilmem bir bakışı ile irkildim. Sanki "Hani her şey farklı olacaktı?" der gibiydi.

Nasıl dalmışsam, Marianna "Bakma öyle" diye uyardı. Güldüm. Etraftakilerin duymayacağı şekilde fısıldadım: "Bir yerde okumuştum. Eğer kalbin çarpmadan bir şey yapıyorsan, o şey mutlaka senden intikamını alacak."

MP3’ünün kulaklığını çıkardığına, dinlediği şarkıyı yarıda kestiğine pek memnun görünmedi.

Frappe’den bir yudum, bir yudum daha. Tatilde dinlenmenin sırrı herhalde içimizdeki sevgiyi, heyecanı, hiçbir tatilin, hiçbir seyahatin ya da günlük yaşamdan hiçbir farklılığın değiştirmeyeceğine inanmak olmalı. Kendi zayıflıklarımızı, kendi sorunlarımızı hesaba katmadıkça, tatilde kaçınmak istediğimiz ne varsa ona toslamamız işten değil.

Diyeceğim, tatil "kaçış" olmamalı. Eğer "kaçış" olursa, iki insanın hani "bizim şarkımız" dedikleri melodiyi tatilde bir nota hatası yüzünden cenaze marşına dönüştürmeleri gecikmeyecek.

Cep telefonundan günün bilmemkaçıncı mesajını atan Marianna sert ve kesin konuştu:

Bütün gün burada mı kalacağız?

İki masa ötedeki kadın ile erkek suskundu.

Biz Spetses’in güzelliklerine doğru yürüdük baba kız.

Keçi tarama yer mi?

Bu diyarda, 1980’li yılarda muhafazakar bir kamu düzeni bakanı (Stelyos Papathemelis), eğlence yerlerini haftaiçi saat 02.00’de, haftasonu da saat 03.00’te kapatmaya kalkışınca koltuğundan olmuştu.

Binlerce Atinalı, arabaları ile parlamento binasının önünde toplanıp kimi radyosunu, kimi de -o zaman CD filan yoktu- kasetçalarını sonuna kadar açıp sabaha kadar dans ederek, şarkı söyleyerek tepkisini dile getirmişti.

Gece yarısından sonra tavernaların, barların garsonları, masaları ve sandalyeleri mekanlardan çıkarıp kah yolun üzerine kah sahile taşırlar, etraf tüpgazlı lambalar ile aydınlanırdı. Şarkıcılar, çalgıcılar mikrofonsuz icra ederlerdi sanatlarını.

Polis şaşkındı. Medya dalga geçiyordu hükümetle. Bakan, toplumun bu tepkisine dayanamadı. İstifa etti. Eğlence o gündür bugündür non-stop devam etti. Gün ağarıncaya kadar her gece.

Artık onca yıl oldu, tanıdığıma inandığım Yunan toplumunun sanırım en önemli meziyetlerinden birisi beğenmediği, istemediği, kabul etmediği ya da haksız saydığı bir şeye gösterdiği tepkidir.

Yukarıda bahsettiğim bakanın öyküsünü hatırlamamın nedeni de, şövalyeler adası Rodos’tan gelen bir haberdi.

Trafik polisinin biri, yolda çevirdiği bir taksiciye öğrenemediğim bir nedenle ceza kesti. Taksicinin ifadesine göre tartışma sırasında polis küfür etti. İşte o andan itibaren cep telefonları, telsizler çalıştı, kısa bir süre içinde tam 200 taksi Rodos’taki Onikiadalar emniyet müdürlüğü binası önünde toplanıverdi.

Mavi-beyaz renkli arabalarının el frenlerini çeken taksiciler tam 1 saat emniyet müdürlüğü binası önünde bekleyerek, arkadaşlarına küfür edilmesini protesto ettiler. Turizm sezonu ya, altüst oldu Rodos’un trafiği.

Emniyet müdürü ilk başlarda ilgisiz göründü. Ancak, taksicilerin "şuradan bir adım atmayız" tehdidi üzerine yelkenleri indirdi. Olayı araştıracağına, eğer gerçekten küfür ettiyse trafik polisini cezalandıracağına söz verdi.

Tatmin olmanın dayanılmaz cazibesiyle direksiyonlarının başına geçmişler taksiciler. Aralarından biri meslektaşına "Troi i katsika tarama?" demiş. Yani "Hiç keçi tarama yer mi?".

Yemez tabii.

Sükse şarkı: Burada Bekleyeceğim

Yazsam mı yazmasam mı? Hadi yazayım. Buralarda yazın sükse şarkısı buzuki-Latin-pop karışımı cıvıl cıvıl bir parça. Nereye gitseniz o çalıyor. Adı "Tha perimeno edo" yani "Burada Bekleyeceğim". Sözlerinde "Mucize yok bu yaz. Eğer varsa seni karşıma çıkarsın. Burada bekleyeceğim. Bir dalganın üzerinde. İstersen yaşarım ama senin için ölebilirim de" diyor. Bestecisi, bu diyarın son yıllarda belki de en kaliteli ismi Mihalis Haciyiannis. Şarkıyı seslendiren ise birkaç hafta önce Rumelihisarı konseri iptal edilen Yorgos Dalaras. Görüşümü söyleyeyim. Dalaras’ın sesi ve söylediği şarkılar dışındaki icraatını hiçbir zaman takdir etmedim. Çoğu kez oportünist saydım. Görüşleri, zamanın ihtiyaçlarına göre bir oraya bir buraya gitti geldi bence. Ama "Tha perimeno edo" çok güzel bir şarkı ve adamda da Allah vergisi bir gırtlak var işte.
Yazarın Tüm Yazıları