"Sıla derdine düştün mü anlarsın Yunanlıya kardeş olduğunu Rum şarkısı duyunca gör Gurbet elde İstanbul çocuğunu."
Bülent Ecevit 1947 yılında Londra’da iken yazmıştı "Mavi Büyü" şiirini. Yunanistan’da bu şiiri pek bilen yoktur. Ecevit bu diyarda hiç sevilmezdi. Yunanlı Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na "Atilla" adı vermişti, Ecevit’e de "Atilla’nın başbakanı".
Ecevit dendi mi, akla hep Kıbrıs gelir. Nedense buradaki insanlar için Kıbrıs’ın tarihi, Türk askerinin adaya çıkması ile başlar. Onun öncesinde Kıbrıs’ta ne oldu ne bitti pek kimse bahsetmez.
"Türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz
Olmuşuz kanlı bıçaklı
Yine de bir sevgidir içimizde
Böyle barış günlerine saklı."
ATİLLA ÖLDÜ...
Ölüm haberi için Yunan gazeteleri, televizyonları ne yazdı, ne dedi diye baktığımda da durum pek farklı değildi: "Atilla öldü"...
Sadece bir iki yerde farklı ifadelere rastladım. Satır aralarında, son derece nazik bir insan olduğu, pek başka liderde rastlanmayacak kadar da
mütevazı bir hayat yaşadığı yazıldı. "Gençliğinde Yunan hayranıydı ama Türk-Yunan ilişkilerine kimse onun kadar zarar vermedi" diye bahsetti medya Ecevit’ten.
"Aramızda bir mavi büyü
Bir sıcak deniz
Kıyılarımızda birbirinden güzel
İki milletiz
Bizimle dirilecek bir gün
Egenin altın çağı
Yanıp yarının ateşinden
Eskinin ocağı."
KÜÇÜK BİR HATIRLATMA
Kıbrıs’ta 1974’ten önce olanları unutanlar, bilmezlikten gelenler, daha yedi yıl öncesini bile unuttular, bilmezlikten geldiler. Bugüne kadar devam eden Türk-Yunan yakınlaşmasının 1999’da Ecevit’in başbakan olduğu dönemde, hem de çok zor şartlarda başladığını kimse hatırlamadı buralarda.
"Önce bir kahkaha çalınır kulağına
Sonra Rum şiveli Türkçeler
O Boğaz’dan söz eder
Sen rakıyı hatırlarsın
Yunanlıyla kardeş olduğunu
Sıla derdine düşünce anlarsın."
Bülent Ecevit ile Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde birkaç kez karşılaştım. Zor yürüyebildiği zamanlarda bile yanıma gelip elimi sıkma nezaketini hiçbir zaman unutmayacağım.
Toprağı bol olsun...
8İSTANBUL’DA YUNAN MÜZİKLERİ: Yunan müziğini seviyorsanız, İstanbul’daki Zorba tavernayı öneririm. Atina’da çeşitli mekanlarda çalışmış Sakis Ramis sahne alıyor. Sakis’in sesi güzel ve günümüz şarkılarını seslendiriyor. Ancak, Zorba’daki garsonlara hesabın üstünü müşteriye getirmeleri gerektiğini birilerinin hatırlatmasında yarar var... Adını Zorba taverna ile neredeyse özdeşleştirmiş Ziynet Sali kızımız ise bu sezon Ta Nisia’da imiş. İstanbul’a geldiğimizde elbet ziyaretine gideceğiz.
8DİMİTRİU’DAN YENİ ALBÜM: Geçenlerde, İstanbul’dan gelen misafirlerimizle felekten bir gece çalıp Ancela Dimitriu’ya gittik. Hani "Magapai den magapai" şarkısını söyleyen, bir ara İstanbul’u mesken edinen Dimitriu’ya. Çarşamba gecesiydi ve koskoca müzikhol doluydu. Türkiye’den olduğumuzu söyleyince sevindi. Birkaç şarkısını bize söyledi. Sepetlerle karanfil atarak karşılık verdik. Bu arada Dimitriu’nun son çalışması burada piyasaya çıktı. Yeni şarkılarla, eski şarkıların harmanı.
İLK TATBİKAT
3 Kasım 2006, saat 04.45... Ankara büyük bir depremle uyanır. Tam 7.7 Richter şiddetindeki depremden başkent büyük zarar görür. Artçı depremler peş peşe gelmekte...
Saat 05.10 Türk Silahlı Kuvvetleri’nin doğal afetlere karşı mücadele taburu deprem bölgesine doğru hareket emri alır.
Saat 06.10’da helikopterlerle deprem bölgesine gelen tabur rapor verir: "Pek çok ev ve iş merkezi yıkıldı. Enkaz altında kalmış çok sayıda ölü ve binlerce yaralı olmalı. Haberleşme ve elektrik bağlantısı kesildi. Bölgeye sadece karayolu ile ulaşmak mümkün. Yangınlar baş gösterdi. İnsanlar panik içinde".
Saat 07.20 kurtarma çalışmaları başlar.
Depremden kısa bir süre sonra Türk Dışişleri Bakanlığı, ikili anlaşmalar çerçevesinde uluslararası yardım çağrısında bulunur. Yunan Dışişleri Bakanlığı doğal afetlere karşı askeri gücü haberdar eder. Türkiye’ye hareket hazırlıkları başlar.
Birkaç saat sonra Yunan askeri gücü Esenboğa Havaalanı’na gelir. Türk kuvvetleri tarafından kara ve hava yoluyla deprem bölgesine nakledilir...
İşte bütün bunlar pazartesi günü başlayan ve dün sona eren ilk Türk-Yunan askeri tatbikatının senaryosunda yer aldı. Öğrendiğimiz kadarıyla bu tatbikatta Yunan Silahlı Kuvvetleri’nin 15 mensubu vardı.
Yani Türk-Yunan ortak tatbikatlarına iki taraf "hadi rastgele" dedi..