Yunan sineması Elias Kazan, Kostas Gavras ve Teodoros Angelopulos gibi dünya çapında ün yapmış yönetmenlere rağmen, birkaç istisnayı saymazsak Türk sinemasının gerisinde. Bu ülkenin insanları için Yunan sineması 1970’lerde bitti ve bir daha önemli bir varlık gösteremedi.
Bu nedenledir ki, sözgelimi Filiz Akın’a benzerliğiyle tanıdığımız Aliki Vuyiuklaki’nin 1960’larda çektiği filmler hálá televizyonlarda primetime kuşağında gösteriliyor ve bu filmleri bilmemkaç kez izlemelerine rağmen insanlar hálá zevk alıyor.
1960-1970 döneminde çekilen Yunan komedilerinin bazılarında, başrolde oynamamakla birlikte insanların hayatını değiştiren bir "kahraman" var. Kah, kızını tertemiz bir Yunan delikanlısına veren, kah cömertliği ile fakir lakin namuslu delikanlıyı bir çırpıda zengin eden, kah o delikanlı kadar fakir lakin yine o delikanlı kadar namuslu genç kızın rüyalarını gerçekleştiren bir "kahraman": Arap prensi ya da kralı.
FERHAT OTELDE HAPİS
Senaryolardaki "Arap" ısrarının, esrarlı doğuya olan meraktan başka, Suudi Arabistan kralı 2. Suud’un 1960’lı yıllarda dillere destan bir aylık Atina tatilinden de kaynaklandığını söylesem inanır mısınız?
İnanmıyorsanız, geçenlerde Ta Nea gazetesinde okuduğum Batı Trakya Türklerinden Ferhat’ın öyküsünü anlatayım:
Efendim, Suudi Arabistan kralının bu ziyareti için Yunan hükümeti ve bizzat dünyanın en zengin adamlarından armatör Aristotelis Onasis aylar önceden seferber olmuşlar. Kralın kalabalık heyetiyle birlikte Atina’ya gelip sahil semti Kavuri’deki lüks otele yerleşmeden birkaç gün önce Riyad’dan gelen "haber" Yunan yetkilileri telaşlandırmış:
"Kral hazretleri günde üç kez deve sütü içer. Çocukları da öyle."
Ne gezer deve Atina’da... Nerden bulasın sütünü...
Birinin aklına gelmiş, Yunanistan’da bir tek Batı Trakya’da hálá develer var diye. Onasis hemen bir adamını yollamış. Adam sorup soruşturmuş, sonunda Gümülcine’deki köylerin birinde deveci Ferhat’ı bulmuş.
- Yeni doğurmuş, sütü bol deven var mı?
- Var.
- Onasis satın almak istiyor. Kaç paraysa ödeyecek. Suudi Arabistan kralına hediye edecek.
Atina’dan hemen bir veteriner getirtmişler. Takip etmiş, deve günde kaç litre süt veriyor. Beş litre...
Yüklemişler hayvanı kamyona; doğru Atina’ya.
Ferhat almış parasını, tam köyüne dönecekken polisin biri gelmiş yanına:
- Gitmek yok! Deveyi kim sağacak?
- Ama köyde bekleyenlerim var.
- Anlamam... Bir ay burada kalacaksın.
BU SEFER DE DEVE HAPİS
Otele yerleşmiş Ferhat. Her sabah Alman bir veterinerin denetiminde deveyi sağıyor, sütü bizzat krala götürüyormuş. Bir ay içinde hani 50 dönümlük toprak satın alabilecek kadar para kazanmış ama o yeni develer almayı tercih etmiş.
Suudi Arabistan kralı, Atina’da bir ay içinde Ferhat gibi daha çok kişiyi zengin etmiş. Garsonları, oda bakıcılarını. Yolda karşılaştığı fakirlere pahalı hediyeler vermiş.
Kralın o ziyareti yıllarca konuşuldu buralarda. Cömertlikle eş tutuldu "Arap kralı" ve onca siyah-beyaz Yunan filmine malzeme sağladı.
Ya Ferhat ne oldu?
Yıllar yılları kovaladı. Develerin süksesi bitti Batı Trakya’da. Ferhat da baba mesleğini bırakıp Gümülcine’de Yenice Mahallesi’nde bir kahve açtı. Çay demliyor şimdi ama geçmişini unutmuyor. "Develerden çok ekmek yedim" diyor. Bu yüzden birkaç yıl önce Türkiye’den bir deve almış kendine. Gümrükte bırakmamışlar. Deve şimdi İpsala yakınlarında bir köyde. Ferhat da her ay gidip hayvanı görüyor.
Yeni yıl dilekleri
Aralık ayının, koskoca bir yılın son günü.
Saatler gece yarısından birkaç dakika önceydi ve tıkanmış trafikte bir taksinin içinde bekliyordum. Fırladım. 2006 yılına gökyüzüne bakarak mutlu girdim. Bir sürü dilekte bulundum içimden yürürken. Kimi gerçekleşti, kimi gerçekleşmeye yaklaştı, kimi bir başka yıla ertelendi, kimi de o andaki yeni yıl dileği olmadan öteye gitmedi.
Yarın yine yılbaşı. Yine, ne dileklerde bulunacağız kim bilir hepimiz. Diyorum ki, önce bir yıl boyunca bizi üzenler, üç beş paraya satanlar, üç beş vakit, üç beş yalanla bizi kandıranlar için bir dilekte bulunalım.
Onlara bol şans dileyelim. Onların şansa bizden daha fazla ihtiyacı var çünkü.
Ve yeni dileklerde bulunalım. Her şeyi isteyelim hiç tenzilat yapmadan. Bu defa emin olun, gerçekleşmeyecek dileğiniz kalmayacak.
Atina’dan herkese mutlu yıllar. Herkese iyi bayramlar.