Yunan Adalet Bakanlığı’nın memurları birkaç gün önce çocuğunu kaybeden anneyi teselli etmeye çalışıyorlardı. Annenin feryadı sadece çocuğunu kaybetmesinden değildi. Allah almıştı onu ama çocuğu için bir cenaze töreni bile yapamamanın üzüntüsünü de yaşıyordu.
“Anlamıyor musunuz? çocuğumu gömmek istiyorum. Siz acımla oynuyorsunuz. Morgda yeterli personel olmadığını söylüyorsunuz. Çocuğumun ne zaman cenazesini yapacağım bilmiyorum” diye bağırıyordu dertli anne. Atina Adli Tıp binasında o sırada bulunan gazetecilerin dikkatini çekti annenin feryatları. Konunun üzerine gittiler, araştırdılar. Sonuç içler acısı olduğu kadar Yunanistan’da devlet mekanizmasının ne kadar ağır çalıştığını, bürokrasinin aşılamaz duvarlar oluşturduğunu da ortaya koydu. Hatta Yunanistan ekonomisi niye bu duruma düştü sorusuna verilebilecek binlerce cevaptan biriydi sonuç.. Devlek sektöründe memur seçiminden sorumlu kurum (ASEP) Atina Adli Tıp’ta çalışacak ve Eğriboz (Evia) ile Viotia bölgelerinden gelen cesetlerin incelenmesi için otopside çalışacak üç yeni memur atadı. Yanılmıyorsam morgda çalışabilmenin ilk şartı manzaradan etkilenmemek olmalı. Atanan üç memur da kadın. Morga girer girmez fenalık geçirip “biz bu işi yapamıyoruz” diye dilekçe verdiler. Devlet memuru statüsünü girmişler bir kere, kovulmaları sözkonusu olamayacağından başka görevlere atandılar hemen. Böylece morgda otopsi için ceset kesecek tek bir kişi kaldı. Adam neye yetişsin? Emekli olan iki eski memur gönüllü oldu, cenaze levazımatçısında çalışan bir adam daha bulundu ve durum idare edilmeye çalışıldı. Ne var ki bir süre sonra emekli memurlar da cenaze levazmatçısı da işi bıraktı. Morg çalışamaz duruma geldi. En az 40 ceset günlerdir otopsi için bekliyor. Gel de bu durumu çocuğunun cesedi hala morgta bekleyen anneye anlat.. 1632’de Anatomi Dersi tablosunu çizen Rebrandt yaşasaydı bu işe ne derdi?
Rum lideri Hristofyas'ın maaşı
Yunanistan ekonomisi, aylardır dünya gündeminde üst sıralardaki yerini koruyor. Bilinmeyen, Kıbrıs Rum ekonomisinin gidişatının da pek parlak olmadığı. 2009 ve 2010 yıllarındaki rakamlar bir zamanlar mucize sayılan Rum ekonomisi için hayli karamsar. Durum böyle olunca Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, başta kendi maaşı olmak üzere devlet yönetimindeki üst düzey yöneticilerin maaşlarını yüzde 10 indirdiğini açıkladı. Sırada milletvekili maaşlarında indirim var. Tepkiler doğal olarak “bravo başkan” şeklinde idi. Ne de olsa bir lider halkına örnek olmalı. Olmalı olmasına da, birileri hesabın biraz karışık olduğunu sezdi. Meğer 2009 yılında geliri 142 bin Euro olan Hristofyas’ın bütçede 2010’daki maaşlarının toplam 167 bin Euro olması öngörülüyordu. Yani yüzde 17’lik bir artış sözkonusu. Yüzde 10 indirime gitmesine rağmen Rum liderin bu yılki maaşı yine yüzde 5 civarında zamlı. Hesaplar başka çıkınca “Bravo başkan” sesleri durdu. Rum Politis gazetesinin manşeti “Sayın başkan. Böyle fedakarlığı biz de yaparız” şeklinde idi.