Bu ne kriz, bu ne perhiz

Başbakan Papandreu borç batağından kurtulabilmek için çok çalışmak gerektiğini söylüyor. Ama Vari’deki et lokantalarında vakit gece yarısını çoktan geçmiş, kimse yerinden kıpırdamıyor, Tsiknopempti kutlanıyor!

İnsanlar bir garip. Haberlere inansınlar mı inanmasınlar mı? “Battık batıyoruz” manşetleri herkesi korkuttu.
İşte böyle bir ortamda geldi Tsiknopempti. Türkçesi “Pişen et dumanı kokulu perşembe”. Her ne demekse... Bence eğlence için bahane!
Paskalya’dan 40 gün önce başlayan oruç öncesinde, 10 günlük bir eğlence döneminin başlangıcı Tsiknopempti.
Ülke tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Hiç öyle bir ortamda sırf Tsiknopempti geldi diye, tavernalarda eğlenebilmek mümkün mü?

CEVAP: EVET MÜMKÜN

Atina’nın sahilinden sola sapıp birkaç kilometre ilerlediğimde Vari semtindeki yan yana dizili lokantalarda eğlence başlamış, mangallarda pişen et kokusu egemenliğini çoktan ilan etmişti.
Et lokantalarında kaç masa varsa doluydu. Kilolarca et ve mezeler midelere iniyor, dökme şarapla dolu kadehler temennilerle kalkıyordu.
Kahkahalar ve CD’den çalan müzik arasında ekonominin de konuşulduğunu duyuyorum. Sohbetlerin son cümlesi ya “Tanrı büyük” ya da “Yunanistan hiçbir zaman ölmez”.
Ertesi gün cuma, herkes işine gidecek. Başbakan Papandreu borç batağından kurtulabilmek için daha çok çalışmak gerektiğini söylüyor açıklamalarında. Ama Vari’deki et lokantalarında vakit gece yarısını çoktan geçmiş, kimse yerinden kıpırdamıyor, Tsiknopempti kutlanıyor!
Etler bitti. Vari’deki lokantalarda adettir, yemek sonrası ballı süzme yoğurt geldi.
Masalarda son kadehler kalktığında temenni “Hadi 10 gün sonra bu defa Kathara Deftera bayramında buluşalım, karides, kerevit, midye, kalamar, ahtapot yiyelim sağlıcakla” idi...
Vari’deki manzara o perşembe gecesi Atina’nın dört bir yanında aynıydı.

Modacı torunu Jivkov’u anlatıyor

“Dedem büyük bir siyaset adamıydı. Maalesef günümüz tarihçileri bunu kabul etmiyorlar. Dedemin adı duyulmuyor bile. Sanki ülkemi 33 sene o değil de başkası yönetti. Sosyalizm dönemindeki tüm olumlu şeyler sosyalist partiye mal ediliyor. Konu sosyalist dönemin olumsuzlukları oldu mu her şeyi ona yüklüyorlar.”
Torun Evgenia Jivkova, dedesi Todor Jivkov’u anlattı Kathimerini gazetesinin pazar ekinde...
“Bulgaristan dedemin dönemindeki sağlık ve eğitim gibi sosyal avantajlarını kaybetti. Gençlerde eğitim düzeyi sürekli düşüyor. Tarım sektörü de çok şey yitirdi. 1989 öncesi tarım üretimimiz hem bize yetiyor hem de ihracat yapıyorduk. Bugün ithal ediyoruz” diyor.
Bir dönem sosyalist partinin milletvekili olan Evgenia bugün Bulgaristan’ın en büyük modaevlerinden “Jeni Style”ın başında. Ekonomik krize rağmen işleri gayet iyiymiş.
Modacı Evgenia dedesinden istediği kadar özlemle bahsedebilir. Ama Jivkov’un zulmüne uğrayan halklar, o acımasız diktatörü hatırlamak bile istemiyor. Jivkov’un bir başka torunu Todor Slavkov birkaç ay önce Bulgar televizyonundaki “Biri Bizi Gözetliyor” yarışmasına katılmış. Bulgar halkı, oylarıyla daha ilk günlerden onu BBG evinden uzaklaştırmış.
1980’li yıllarda Bulgaristan Türklerine karşı eşi görülmemiş vahşetle uyguladığı asimilasyon politikasıyla hatırladığım Todor Jivkov, 1989’da bütün görevlerinden çekilmek zorunda kaldı. Birkaç ay sonra tutuklandı. Zimmetine para geçirmek suçuyla 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı ancak sağlık durumu göz önüne alınarak cezası ev hapsine çevrildi. Sonraki yıllarda Bulgar Yüksek Mahkemesi tarafından aklandı. 1998’de 87 yaşındayken öldü.

Selefinin selefinin selefi de Türk yanlısıydı

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon geçen hafta Kıbrıs’tan geçti ve KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Cumhurbaşkanlığı Konutu’nda görüştüğü için Rum kesiminde kıyamet koptu.
Cumhurbaşkanlığı Konutu’ndaki görüşmeye “BM’nin dolaylı olarak KKTC’yi tanıdığı anlamını taşır” naralarıyla veryansın eden Rum siyasetçilerden bazıları, Ban Ki-Moon’un onuruna verilen davete bile katılmadılar.
“BM Genel Sekreteri yasal Kıbrıs Cumhuriyeti’ne büyük darbe vurdu”, “Ki-Moon Kıbrıs’ta istenmeyen adam”, “Rumlar BM Genel Sekreteri’nin resmini bile görmek istemiyor” ve “Ban Ki-Moon, BM tarihinin en beceriksiz genel sekreteri”, gazetelerinde okuduğum ifadelerden bazıları.
Güney Koreli Ban Ki-Moon, Rumlar için “Türk yanlısı”... Selefi Ganalı Kofi Annan da öyleydi, onun selefi Mısırlı Butros Ghali de. Onun selefi Javier Perez De Cuellar da öyleydi ve onun selefi de...
Bu zihniyetle Kıbrıs sonunu daha çok BM Genel Sekreteri eskitir.
Yazarın Tüm Yazıları