Paylaş
Berkin Elvan’ın ölümü, dünyanın belki de biri hariç tüm ülkelerinde ‘15 yaşındaki bir çocuğun Gezi Parkı olayları esnasında biber gazı fişeğiyle vurulması sonucu 269 gün sonra hayatını kaybetmesi’ olarak duyuruldu.
Yunanistan için bu ölüm farklı bir anlam taşıyordu. Çünkü, Berkin “tanıdık” biriydi. Çünkü Berkin “Türkiye’nin Aleksis”i idi.
Karakaşlı çocuk, beş buçuk yıl öncesine götürdü bu diyarın insanlarını. Takvimler 6 Aralık 2008’i, saatler de 21.00’i gösterdiğinde Atina’da ‘anarşistlerin semti’ olarak bilinen Eksarhia’da arkadaşlarıyla dolaşan 15 yaşındaki Aleksis Grigoropulos, polis memurları Epaminontas Korkoneas ve Vasilis Saraliotis ile tartıştı. Sonra kavga başladı. Memur Korkoneas silahı çekti, ateşledi. Mermilerden biri Aleksis’in tam kalbine isabet etti. Oracıkta verdi son nefesini.
6 Aralık gecesi iki polis görevden alındı ve savcı cinayet suçlamasıyla soruşturma açtı. 7 Aralık sabahı dönemin Başbakanı Kostas Karamanlis, Grigoropulos ailesine gönderdiği başsağlığı telgrafında “Oğlunuzun haksız ölümü için lütfen samimi başsağlığı duygularımı kabul edin. Tüm Yunanlılar gibi derin üzüntü duyuyorum. Biliyorum ki şu anda hiçbir şey acınızı yumuşatamaz ama emin olun ki sorumluların cezalandırılmasında en ufak hoşgörü sözkonusu değildir. Devlet, görevi olduğu üzere bu trajedinin tekrarlanmaması için elinden geleni yapacaktır” diyordu. Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas ise “Oğlunuzun ölümü hukuk devleti için yaradır” diyecekti.
Şimdi 21 olacaktım
Ancak, insanları vicdanları Aleksis’in daha 16’ncı baharını bile göremeden, bir polis kurşunuyla göçüp gitmesine razı olmadı. Yüzbinler sokaklara döküldü. Aleksis’in ölümü ta Dedeağaç’tan Girit adasına kadar adeta ‘devlet terörüne karşı isyana’ dönüştü.
Hatırlıyorum da, Atina Ekonomi ve İşletme Fakültesi (ASOEE) öğrencilerinin fakülte binasını işgal ettiklerinde yayınladıkları bildiri, Nazım Hikmet’in mısralarıyla başlıyordu: Sen yanmasan / Ben yanmasam / Biz yanmasak / Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...
Kalabalıkların arasına çapulcular, anarşistler, hırsızlar, provokatörler de karıştı. Aleksis’i sahiplenen şarlatanlar çıktı. Güya Aleksis adına Atina’yı ateşe veren, dükkanları yağmalayanlar, otomobilleri yakanlar... Haftalar sürdü olaylar. Polisin göstericileri dağıtmak için gözyaşartıcı bomba stokları tükendi. Bilançoda 80’den fazla yaralı, 100 milyon Euro’nun üstünde maddi zarar vardı.
Sonunda provakötörler, çapulcular kayboldu ortalıktan. Buna karşın Aleksis’in yaşıtları ve annesi Tzina ile acısını paylaşan binlerce anne ısrarla kaldı sokaklarda. Polislere karanfiller dağıttılar “Demokrasi gaz kokmamalı” diyerek...
Polis memurları Korkoneas ve Saraliotis’in mahkemesi 2010’da sonuçlandı. Karar: “Hiçbir hafifletici neden göz önüne alınmadan Korkoneas’a müebbet, Saraliotis’e de 10 yıl hapis cezası.” Kamuoyunun vicdanı rahatladı.
Berkin’in ölüm haberi Yunanlılara o dehşet günlerini değil de sadece Aleksis’i hatırlattı. Son nefesini bıraktığı sokağa adı verilen, her yıl 6 Aralık’ta adına protesto gösterileri düzenlenen ve insanların kalbinde yaşayan Aleksis’i...
‘Türk Aleksis’ için, Berkin için çok şey yazıldı buralarda. En duygusalı, kim kaleme aldı bilmiyorum, iki çocuk arasında geçen hayali bir diyalog...
“- Selam ben Aleksis,
Selam Aleksis, ben Berkin.
- Berkin garip isim. Kaç yaşındasın?
Ben 15. Ya sen?
- 15 idim. Eğer hâlâ orada olsaydım şimdi 21 olacaktım” diye başlayan diyalog...
Paylaş