Paylaş
Perşembe sabahı Kavala şehrinin canım sahilinde dolaşırken, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bir gün önceki Batı Trakya ziyareti bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden.
Atina’da salı günü Başbakan Yorgo Papandreu ve Dışişleri Bakanı Dimitrios Druças ile bir araya gelen Davutoğlu’nun Batı Trakya ziyareti iyi hazırlanmış, hemen her şey düşünülmüştü.
Türk azınlığa her seslenişinde üstüne basa basa şu mesajları verdi: “Birlik beraberlik içinde olun, Yunanistan’ın sosyal yaşamında kendinizi daha fazla hissettirin, Yunan vatandaşı olarak sesinizi Atina’da, AB vatandaşı olarak Brüksel’de daha fazla duyurun. Türk-Yunan ilişkileri geliştikçe bu size daha fazla yansıyacak.”
Başbakan Papandreu’nun kısa bir süre önce bölgeyi ziyaretinde özellikle eğitim konusunda yapacağını ilan ettiği açılımlardan memnuniyetini de defalarca dile getirdi Davutoğlu.
Önce Yunan devletinin Batı Trakya’daki en yetkili makamı Makedonya ve Trakya Bölge Valisi Aris Yanakidis’i ziyaret etti. Ardından da Gümülcine’de Türk Gençler Birliği’ni ve İskeçe’de Türk Birliği’ni. Bu iki derneğin faaliyetleri var ama kapılarında tabela yok. İçinde ‘Türk’ kelimesi olduğu gerekçesiyle tabelaları yıllar önce indirildi. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararı tabelaların tekrar yerine konması yolunda oldu. Karar henüz uygulanmadı.
EVLERİNİN DAMLARINI BİLE ONARAMIYORLARDI
Davutoğlu, Türklerin Gümülcine’de müftü seçtiği İbrahim Şerif’i, İskeçe’de de Ahmet Mete’yi ziyaret etti. Yunanistan, 1990 yılından beri müftüleri kendi tayin ediyor. Yani, Batı Trakya’da Türk azınlık tarafından itibar görmeyen iki tayinli, buna karşı Yunan devletinin tanımadığı iki seçilmiş müftü var.
Bulgaristan sınırına 20 kilometre kala Şahin kasabasına gittiğinde ise sanırım kendisinin de beklediğinden büyük sevgi gösterileriyle karşılaştı Bakan. Nüfusu 4 bin civarındaki Şahin kasabasında erkekler, kadınlar, çocuklar sokağa dökülmüştü. Kelimenin tam anlamıyla bayram vardı. Kadınlar balkonlardan alkışlıyorlardı.
Kasaba kahvelerinden birinde 5-6 gençle sohbete daldım. İşsizlikten şikayetçiler, bir de genç insan için yapacak pek bir şey olmamasından. Son derece muhafazakar bir yaşamı var insanların burada. Biri “23 yaşındayım üç çocuğum var” diyor, öteki “Eğlenmek istediğimde İskeçe’ye kaçıyorum”... Hepsi de Şahin’den ayrılmayı düşünmediklerini söylüyorlar. Evet, sorunları var Batı Trakya’nın ama bir şeyi de vurgulamam gerek, değişen çok şey de var.
Gümülcine’de dolaşırken ‘Ankaralı Ayşe Dinçer’in konseri’ afişlerini görüyorum. Hazır yemek satan bir dükkanın vitrininde ‘Tavuk şiş pide 1.5 Euro’ diye yazıyor Türkçe. Bir büfede Hürriyet gazetesini görüyorum. 15 yıl önce bu ufak örnekleri hayal etmek bile imkansızdı. Evlerin hali bile içler acısıydı. Azınlık insanı evinin damını bile onaramıyordu. Hepsi tertemiz, bakımlı şimdi.
Daha kapsamlı bir örnek verecek olursam bir Türk Dışişleri Bakanı’nın Batı Trakya’yı ziyaret etmesi bir zamanlar ancak şaka olabilirdi.
Ama Batı Trakya’da beni en çok şaşırtan, bir film afişiydi. Batı Trakyalı Türk yönetmen Cihan Bodur’un hem Türkçe hem Yunanca yazan ‘Bir Yudum Aşk’ filminin. Gümülcine’de iki yakın arkadaş arasında yaşananlar anlatılıyormuş. Çekimleri altı ayda tamamlanan filmde rol alanların tümü Batı Trakyalı Türk. Bu bir ilk değil sadece, bu muhteşem bir şey.
Kaddafi’nin oğlunun 600 bin Euro’luk Mikonos tatili
Libya’daki olaylar Ege’nin bu yakasında Muammer Kaddafi’nin oğlu Mutassım’ın iki yıl önce ‘günah adası’ Mikonos’taki tatilini gündeme getirdi. Birkaç arkadaşı ve 15 korumasıyla gitmiş Mutassım Mikonos’a. Kendisi geceliği 7 bin 500 Euro olan bir villaya yerleşmiş. Refakatindekiler de villanın etrafındaki evlere. Günlüğü 20 bin Euro olan bir tekne kiralanmış. Yemekler ve eğlence içinse Mikonos’un sembolleri, Namos, Solymar ve Ftelia... Masada 3 bin 500 Euro’luk Crystal Magnum şampanya hiç eksik olmuyormuş.
Proto Thema gazetesine bakılırsa, günlerden birinde arkadaşlarıyla Mikonos’un merkezinde bir restorana gitmiş oğul Kaddafi. Yeme içme faslının sonunda hesabı istemiş. Garson 22 bin 500 Euro yazan bir kağıtla gelince “1000 veririm o kadar” demiş. Garson, “Sizin canınız sağolsun. Yine gelin yeter” deyince Mutassım’ın pek hoşuna gitmiş. Hem hesabı ödemiş hem de 8 bin 500 Euro bahşiş bırakmış.
İki hafta kaldı Kaddafi’nin oğlu Mikonos adasında. En iyimser senaryo ile 600 bin Euro harcadı.
Paylaş