Bir Türk yazarın (Nazım Hikmet) eseri ilk defa Atina’da sahneye konduğunda Pire İktisat Fakültesi’nde öğrenciydim.
Demek ki, aradan yaklaşık 25 yıl geçmiş. Geçenlerde kızım Marianna ile birlikte sağanak yağmura aldırmadan Neos Kosmos semtindeki aynı adlı tiyatroya giderek, Behiç Ak’ın son derece zeki komedisi Fay Hattı’nı izledik.
Petros Markaris tarafından Yunanca’ya tercüme edilen Fay Hattı’nda başrolleri Yunanistan’ın tanınmış tiyatro sanatçılarından Mihalis Mitrusis ve Maria Katsandri paylaşıyorlar. Genç yetenek Eftimios Papadimitriu da oyuncu kadrosunu tamamlıyor.
Bir çiftin ve genç komşularının deprem korkusunu anlatan Fay Hattı böyle bir ortamda ayrı bir zevkle izleniyor. Koltuk yerine tribün şeklinde beton basamaklar üzerine minderlerin yerleştirildiği yaklaşık 60 seyirci kapasiteli Neos Kosmos tiyatrosunda izleyiciler sanatçılarla neredeyse iç içe.
YUNANLILAR BAYILDI
Oyunu izlemeye gelen Yunanlılar, kısa sürede Türkler ile olan benzerliklerinden birisinin de mizah anlayışı olduğunu tespit ediyorlar. Oyun esnasında kaç defa kahkaha patlattılar sayamadım.
Sahi, Behiç Ak Fay Hattı’nı yazarken Yunanlıları da güldüreceğini düşünüyor muydu?
Türkiye’de ilk kez 2003 yılında Dostlar Tiyatrosu’nda oynanan, katıldığı uluslararası festivallerde ilgi toplayan, 2005 yılı içinde de Kıbrıs Rum Devlet Tiyatrosu tarafından da sahnelenen Fay Hattı, doğal olarak Yunanlı tiyatro eleştirmenlerinin de beğenisini kazandı.
Yunan gazetelerindeki köşe yazarlarının Behiç Ak hakkında "böylesi çılgınca bir komediyi yazabilmesi, eşsiz bir mizah gücüne sahip olduğunu gösteriyor" demeleri de bunu gösteriyor.
Başyargıcın aşk itiraflarıyla dolu kitabı
Kitabın adı "Adalet ve Gerçek."
Yazarı, Evangelos Kalusis.
Mesleği, hukukçu.
Asliye hukuk mahkemelerinin başyargıcıydı birkaç ay öncesine kadar. Uranus (gökyüzü) ile Gea’nın (yeryüzü) altı kızından (Titanides) birisi olan ve heykellerde görmüşsünüzdür, gözleri bağlı olmasına rağmen elindeki terazi ile adalet dağıtan Themis ile aynı diyardan bir başyargıcın ne yazması beklenir?
Kitabın adından da anlaşıldığı gibi sayfalarının hukuki analizler, hatta özeleştiri bile içermesi muhtemel değil mi? Yani başyargıcın hukuki gerekçeleri göstererek hatta vicdanının sesini kaleme alarak şu davada şu hatayı yaptığını kabul etme cesaretini göstermesi beklenmez mi?
Kalusis itiraflarda bulunuyor kitabında ama sanıldığından biraz farklı.
Aynen aktarıyoruz: "Kadınları Ukraynalı, Yunan, Amerikalı, Rus ya da Polonyalı diye ayırt etmek haksızlık. Çünkü hepsi aynı...
Rus İrina’yı bir barda tanıdım. Ne yaratıktı öyle? Skiathos Adası’nda tatil yaptık. Ayrılırken çok ağlamıştı...
Monik deli dolu bir kızdı. Polonya seyahatimde tanıştık. Atina’ya birlikte döndük.
Svetlana taşbebekti. O boy o bos! Hálá, benimle niye birlikte oldu anlamıyorum.
Svetlana ile birlikteyken, 1.81 m. boyunda ve 29 yaşında olan Ludmilla (bu da Ukraynalı) ile tanıştım. Kalacak yeri yoktu. Svetlana önce direndi ama sonra yumuşadı. Aynı evde üçümüz birlikte yaşamaya başladık. Svetlana’nın bir şartı vardı. Yatağa üçümüz beraber girmeyecektik. Onunla ayrı, Ludmilla ile ayrı saatlerde sevişecektim. Kabul ettim ama zamanla bu şart unutuldu. Üçümüz unutulmaz dokuz ay geçirdik."
BİLİN BAKALIM KİTABI NEREDE YAZDI
Başyargıç Kalusis, Atina’da daha piyasaya sürülmeden konuşulan kitabında, binlerce euro ödeyerek yaptığı yat turlarını, gezdiği ülkeleri, kaldığı lüks otelleri anlatıyor.
"Adalet ve Gerçek"i nerede yazdı derseniz; cezaevinde. Bu yüzden yattığı hücredeki kötü koşullardan, ruh yapısının bozulmasından, korkmasından da bahsediyor.
Yunanistan’da birkaç ay önce kilise ve adalet mekanizmasının karıştığı akıl almaz rüşvet ve yolsuzluk skandalları patlak verdiğinde yakalandı Kalusis. Son sevgilisine kim bilir yine ne hediye alacaktı ki yakayı ele verdi. Bir banka gişesine gidip 500 euro değerinde sahte çeki bozdurmaya teşebbüs etmesi sonunun başlangıcı oldu. "Çeki yolda buldum. Sahte mi değil mi merakımı gidermek için bankaya geldim" dedi ama inanan çıkmadı. Sonrası çorap söküğü gibi... Peş peşe ihbarlar.
MAKAMINDAKİ İKİ METRELİK TAHTANIN SIRRI
Para karşılığı uyuşturucu kaçakçılarını beraat ettirmekten tutun da, eski SSCB ülkelerinden gelen kadınlara şantaj yapmaya kadar onlarca suçlamayla adaletin önüne çıkacağı günü bekliyor şimdi. İddianameye bakılırsa, Kalusis’in adliye sarayındaki odasında duvara iki metrelik bir tahta çakılıymış. Tutuklanan arkadaşlarına ya da kocalarına yardımcı olmasını isteyen genç kadınları dinlemeden önce boylarını ölçmek için. Kalusis için işlenen suçun önemi yoktu. Yeter ki suç işleyenin ya parası olsun ya da boyu 1.80’den yüksek olan kız arkadaşı-karısı!
Boy, bacak, kalça uygun oldu mu, mahkeme günü sonuç her defasında aynıydı: "Gereği kararlaştırıldı... Sanık delil yetersizliğinden suçsuz bulundu."
Ne diyelim... Themis sadece adaleti dağıtırken değil, kendisini temsil edenleri seçerken de bazen yolunu şaşırıyor.