Allah vergisi bir gırtlağa sahip, bedenini notalarla bütünleştirebilecek kadar iyi eğitmiş ve meslek hayatında hep doğru seçimler yapmış bir ses sanatçısının "siyasi" görüşü ne kadar önemli?
Diyelim ki 20 Mayıs gecesi Eurovision şarkı yarışmasında oylamaya geçildi. Üç veya dört ülke başa baş gidiyor. Son beş ülkeden dördü oyunu kullanıyor; Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya. Düğümü son ülkenin oyu çözecek. Ya Yunanistan (favoriler arasında) ya da başka bir ülke yarışmanın birincisi olacak.
Eurovision şarkı yarışmasında oyunu açıklayacak son ülke Türkiye ve Türkiye’nin puanları yarışmanın birincisini belirleyebilir.
Yunanistan’da uzun yıllar pop müziğinin tartışılmaz bir numarası olan Anna Vissi, yarışma öncesi "Everything" şarkısının tanıtımı için onca ülke gezdi ama Türkiye’ye gitmedi. Malta ve Arnavutluk dahil, onca ülkenin televizyonlarına çıkıp demeçler verdi ama Türk medyasına tek kelime söylemedi.
Yarışmaya daha üç hafta var. Ancak Vissi’nin resmi programında Türkiye ziyareti yok. Yakın çevresine "Patrik Vartholomeos’un elini öpüp hayır duasını almak isterdim" diyerek bir pencere açık bırakıyor sadece.
GELMİYOR, ÇÜNKÜ TÜRKİYE’YE KARŞI
Sibel Tüzün’ün bırakın Atina’ya, Kıbrıs Rum Kesimi’ne bile gitmesine, Rum kesimini temsil eden Annet Artani’nin de programında İstanbul ziyareti bile olmasına rağmen; Yunanistan’ın temsilcisi Kıbrıslı Rum Anna Vissi, onca şarkısının çok sevilmesine ve hatta bazılarının Türkçe’ye çevrilmesine rağmen Türkiye’ye uğramıyor.
Çünkü Vissi, Kıbrıs sorunu yüzünden Türkiye’ye ve Türklere en azından olumlu bakmıyor. Türkiye karşıtı duygularını ve görüşlerini yıllarca dile getirmekten çekinmedi. Kıbrıs’ta Annan planına "hayır"ın hararetli savunucuları arasında yer aldı.
Şimdi de geçtiğimiz günlerde, Yunanlı gazetecilere "Türk halkına karşı bir şeyim yok" dedi. Vallahi inanmak zor.
Türkiye, yanılmıyorsam 1988 yılında Yunanistan’a üç puan vererek ilk ilke imza attı. Yunanistan bu jeste yine yanılmıyorsam dokuz yıl sonra yedi puanla karşılık verdi.
Bakalım bu defa Anna Vissi Türkiye’den kaç puan alacak?..
Ege’den nahoş bir haber
Ege’den gelen son haberler düşündürücü, hatta endişe verici.
Eskiden, canım çupralar (aman çiftlik çupraları ile karıştırmayalım), fangriler, mercanlar, sargoslar, hatta barbunlar, tekirler ve istavritler masmavi sularda dolaşır, vakti geldiğinde fingirdeşir, yiyip içip mutlu bir hayat yaşarlardı.
Balıkçıların ağlarına, oltalarına takılanlar oldu mu da, onları pişirip afiyetle mideye indirenleri mutlu ve bahtiyar ederlerdi.
Selanik Aristotelion Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre, Yunanistan’da yılda 16 bin ton balık avlanıyor. Yüzen ne varsa gırgıra, oltaya, paraketeye takılıyor adeta.
Bunun sonucu da canım balıkların şanına yakışan ağırlıklarının yerinde yeller esiyor. Araştırmaya göre, yakalanan balıkların ortalama ağırlığı normal olması gerekenin yarısı kadar.
Atina’daki balıkçılara bakıyorum da, şöyle bir kilonun üzerinde sinarit veya çupralar hem az, hem de ateş pahası. Kaliteli taze balığın kilosu 30-40 euro civarında buralarda.
Kalkan, lüfer gibi asil balıklarla İstanbul’da başlayan yaşantımı, Atina’da Ege’nin bahşettiği nimetlerle sürdürmeye çalışan biri olarak, bilmediğim tatsız tuzsuz denizlerde; üstelik ne zaman yakalandığı da şaibeli mercan ve barbunları gördükçe kızıyorum.
O zaman da hamsiye, izmarite ve gümüş balığına göz kırpıyorum.
Condoleezza’ya küsler...
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 12 saat süren Atina ziyareti buralarda beş gündür konuşuluyor ve daha kimbilir daha ne kadar konuşulacak...
Rice, Kıbrıs konusunda, Türkiye-AB ilişkileri konusunda Washington’un bilinen görüşlerini tekrarladı ama bunları Atina’da da söylemesi hiç hoş karşılanmadı.
ABD Dışişleri Bakanı, Rum Kesimi’nin Kıbrıs sorunu çözülmeden AB üyeliğine kabul edilmesini eleştirdi, Rum Yönetimi ile Atina’yı Türkiye’nin AB yoluna engel çıkarmamaya çağırdı ve KKTC’nin de yalnızlıktan kurtarılması gerektiğini belirtti.
ABD’nin her zaman Türkiye’ye destek çıktığı ve Yunanistan ile Rumlara her zaman haksızlık ettiği konusunda önyargılı Yunan ve Rum medyasında kıyamet koptu.
Doğrusu, Rice bu sözleri söylerken, yanı başında duran Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyani’nin pek memnun kalmadığı bakışlarından belliydi.