Paylaş
Yıllardan 1975, aylardan haziran. Albaylar Cuntası (1967-1974) yönetimi ile geçen 7 yıldan sonra demokratik yaşama dönen Yunanistan’ın başbakanı Konstantinos Karamanlis (bugünkü başbakanın amcası) Avrupa Birliği’ne (AB) daha doğrusu o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) üyelik başvurusunda bulundu.
Ülke içinde Sosyalist PASOK ve Komünist Parti (KKE) başvuruya tepki gösterdiler. Atina caddeleri “NATO ve AET aynı sendikadır” sloganlarıyla bağıran göstericilerin istilasına uğradı.
Avrupa’da da durum parlak değildi. Öncelikle Kıbrıs olayları henüz çok taze idi. Avrupa Türk-Yunan anlaşmazlıklarını, Kıbrıs gibi bir sorunu neden bünyesine taşısın? Dahası berbat durumdaki Yunan ekonomisini külfetini niye üstlensin?
Avrupa’da en iyimser tahminler bile “hele bir 10 yıl geçsin bakarız” şeklindeydi.
Üyelik başvurusundan sonraki ilk AET zirvesinde, Almanya başbakanı sosyal demokrat Helmut Schmidt, bugüne kadar pek bilinmeyen büyük bir söz söyledi:
CESEDİMİ ÇİĞNEMESİ GEREK
“Yunanistan’ın Avrupa’ya girebilmesi için önce cesedimin üstünden geçmesi gerek”... (Kaynak eski dışişleri ve savunma bakanları Petros Molivyatis ile Yiannis Varviçyotis).Komisyon’un başvurudan sonraki ilk raporu da “Yunanistan’ın aramızda yeri yoktur” diyordu.
Karamanlis ne Schimdt’in sözlerine ne de Komisyon’un raporuna küstü. Peşpeşe Avrupa turlarına çıktı. Avrupalı liderleri ikna etmeye çalıştı.
Elinde iki kozu vardı. Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing’in desteği ve Avrupalıların “demokratikleşmeniz gerek” ültimatomlarına, ekonomik kemer sıkma reçetelerine itaat.
Üyelik başvurundan sadece 4 yıl sonra ve Avrupa’daki tahminlerden 5-6 yıl önce Yunanistan AET üyeliğine resmen kabul edildi. İmzalar atıldığında Schmidt de hâlâ Almanya
başbakanı idi.
Aynı Scmidt yıllar sonra “Avrupa’ya Yunanistan değil, Karamanlis girdi” diyecekti.
28 mayıs 1979’da imzalanan AET üyeliği anlaşmasının 30. yılı kutlandı burada. İki yıl sonra da üyeliğin 30. yılı kutlanacak.
Diyeceğim, Sarkozy, Merkel ya da bir başka Avrupalı liderin Türkiye ile ilgili bugünkü söylemleri, AB davasına inananları yoldan saptırmasın.
Siyaset tarihi Schmidt örnekleri ile doludur.
Paylaş