Paylaş
Atina’da Aenaon galerisine giderken doğrusu çok heyecanlıydım. Ressam Hatice Kumbaracı Gürsöz’ün Yunan arkadaşı ve meslektaşı Sofia Kalogeropulu ile birlikte açtığı resim sergisinde teşhir edilen bir tabloyu görmek için sabırsızlanıyordum.
Geçen şubat ayında yazdığım ve annemle bir sohbeti içeren ‘Katerina’nın İstanbul’u’ yazımdan etkilenen Hatice Hanım, çizdiği Beyoğlu tablosuna ‘Katerina’nın Hatırladığı Beyoğlu’ adını vermişti.
Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Hasan Göğüş ve Atina-Pire Başkonsolosu Beyza Üntuna’yı selamladıktan sonra, gözlerim Hatice Hanım’ı aradı. Bir-iki dakika hasret giderdikten
sonra “Orada işte.. 5 numarada” dedi.
Tabloya yaklaştım ve öylece kalakaldım.
Annem Katerina ile sohbetimizdeki bir sürü şey vardı. İnci Pastanesi, Havai Lostra Salonu...
Toparladım kendimi hemen. Tablonun fiyatını düşündüm. 36 eserin bulunduğu listeden baktım 2 bin Euro. I ııh beni aşar.
Kalabalığa karıştım. Sonra birkaç kez daha geçtim tablonun önünden.
Ve müjdeli haber ulaştı.
Serginin açılışında iki tablo satıldı. Biri ‘Katerina’nın Hatırladığı Beyoğlu’ idi.
Kim aldı diye ilgilendim. Yaşlıca bir beydi, elini sıkıp tebrik ettim. “O Katerina annem” diyerek.
Aenaon’dan çıkarken Atina soğuktu biraz.
Ne üzüntüler, ne heyecanlar, ne uykusuz geceler, ne kıskançlıklar, ne öfkeler yaşatmadı ki bana bu meslek. Atladığım her haberin o dayanılmaz acısını kaç defa tattım sayısını unuttum.
Ama ne sevinçler ne mutluluklar da tattırdı gazetecilik. Hani stadyumlarda taraftar futbolcuyu çağırır o da yumruğunu sıkar ya, o hareketi kaç defa yaptım kendi kendime sayısını tutmadım.
Üç yıl önce babam Koço’yu kaybettiğimde yazdığım yazı daha sonra ‘Oğullar ve Babaları’ adlı kitapta yer aldı. Hürriyet’teki o yazı ve kitap babacığımın mezarında.
Artık annemin adını
taşıyan bir tablo da eminim güzel ve mutlu bir evin duvarını süslüyor.
Ne isteyeyim daha?
Paylaş