Yaran var mı? Benim var… çok

Neremde yaram yok ki!

Haberin Devamı

Ayağımda.

Başımda.

Çenemde.

Dizimde.

Kalbimde. Kalbimle ruhumun orta yerinde. Karnımda.

Beynimde.

Aklımda.

Hislerimde.

Ellerimde.

Gözümde.

Gördüklerimde yaralarım var bi de.

Yani yaralı olduğum şeyleri görebiliyorum baktığım yerde.

Okuduğum kitaplarda da görebiliyorum yaralarımı. İzlediğim filmlerde de...

Konuştuğum birilerinde de görüyorum yaraları. Yaralarımı. Yaralarını.

Yaralarımı hatırlamadan, düşünmeden umursamadan yaşayamıyorum.

Onlara bakmadan devam edebilenleri görünce, yutkunuyorum.

Bu da yaram oluyor o zaman.

Yeni yaram...

* * *

Çok isterdim yaralarıma baktığımda neden olduklarını unutmayı.

Yaralarıma bakmayı unutmak isterdim.

Pi gibi olmayı isterdim.

Pi’nin Hayatı”nı izlediniz mi?

İzleyin. İki eliniz kanda olsa da izleyin.

Filmde, batan gemiden kurtulan 4 canlı bir kayıkta kalıyorlar mahsur, okyanusun ortasında.

4 canlı.

4.

Benim sayım 4. 4 yapraklı Yonca’nın 4’ü olan 4.

Öyle çok karşıma çıkıyor ki durduk yerde. Üzerinde durmayayım diyorum ama, çıkıyor işte. Duruyorum ben de.

O kayıktaki 4 canlıdan sadece 1’i kalıyor hayatta. Biz 2 canlı sağ kaldı sanıyoruz sonuna kadar oysa...

Hikayeyi size hem anlatasım var, hem yok. Size kimse hikayeyi anlatmasın, sakın izin vermeyin buna. Siz izleyin ve sizin kendi hikayeniz olsun sonunda. Siz yazın o sonu.

Pi, Ah Pi Ah!

Ardına bakmadan yaşamaya mahkum mu kalıyor, yoksa ardına bakmadan yaşamayı tercih mi ediyor diye soruyorsun filmin sonunda. Ben sordum yani.

O arkana bakmadan gidebilmek var ya anasını satayım, o nasıl bir andır, nasıl bir sanattır... Ego mudur nedir? Bilemiyorum, emin değilim.

Yaralarıma dokundu Pi’nin Yaşamı.

Uzun zamandır dokunasım yoktu. Pi hiç utanmadan dokundu.

* * *

Filmin bende açıp kapatmadan gittiği yaralarımı saramamışken, tavsiye üzerine 11 Aralık’da okumaya başladığım ve sakız gibi bile isteye, can çekişerek uzata uzata okuduğum kitabım dün bitti.

Şimdi de okyanusun ortasında ben yapayalnız kalakaldım iyi mi!

Yanımda da 3 kişi.

Selim Çiprut’un As Maça’sındaki 4 kişiden kalan 3 kişi...

As Maça yaralarımın hepsini kazıdı, kanattı, acıttı, sardı, sarmaladı aynı anda.

Kitap mı bitti, ben mi bilmiyorum.

Kitabın bittiğine mi üzülmeliyim, beni düşürdüğü duygulara mı?

Ama bu halden keyif alıyorum ya... bu hale de bitiyorum.

Böyle kitaplar varken kitabımdan utanıyorum. Gidip bir yere saklanıp deliler gibi yeniden yazmaya başlamak istiyorum.

Yapamıyorum.

Elbet yaparım.

Korkmak istemiyorum. Durmak, asla istemiyorum.

* * *

Bir film izliyorsun, bir kitap okuyorsun ve doluyorsun.

Yazmaya sığınmak istiyorsun. Sana bu duyguları çağıran kitabı, filmi açıp kalbinin içine sokmak istiyorsun. Yemek istiyorsun o duyguları, içmek.

* * *

İçindeki tüm yaraları açmak, üzerlerine merhem sürmek, sargılamak, kapamak ve iyileştirmek istiyorsun. Kendine iyi bakmak istiyorsun.

İçine attıklarını kağıda dökmek istiyorsun. O kağıdı eline alıp okşamak istiyorsun.

Kalbini okşamak istiyorsun.

Ama işte... Ha deyince olmuyor ki!

Ardına bakmadan yaşayamayan bir tipsen, yapamıyorsun.

Kolay kolay yapamıyorsun.

* * *

Kıskandım filmdeki Pi’yi.

Yazdığı herrr şey fırtına da uçtu gitti.

Tıpkı ailesi gibi...

“Her şeyi” dediği her şeyi gitti, ve o devam etti.

Pi’nin ardına bakmadan devam edebilmişliği bana kocaman bir şey öğretti.

Öğretti de ne oldu?

Yapamıyorum ki!

* * *

Kıskandım As Maça’yı.

4 feci iyi arkadaşın hikayesini kıskandım. Hayatları, paylaştıkları bana özlemlerimi, hasret kaldıklarımı hatırlattı. Ben de vardım o 4 kişinin içinde... İçinde olup da hasret kaldığım, özendiğim, didiklediğim şeyler vardı onların ilişkisinde.

Güvenebilmek vardı.

4 bakın, yine 4 çıktı karşıma yine.

As Maça benim hikayemdi sanki. Bazı yerlerini sanki neredeyse ben yazmıştım, bazı karakterler arada sırada bendim sanki,  her şey, hepsi öyle tanıdık ki!

Galatasaray-Fenerbahçe derbileri, okullar, müzikler, gittikleri yerler...Yaptıkları, dostlukları, duyguları...

Yaraları!

Kan grubum vardı kitapta daha ne olsun ki!

***

Yaralarınız var mı sizin de benim gibi?

Benim var.

Ben yaralarımı yazarak-okuyarak-koşarak sevmeyi/unutmayı deniyorum.

Huyum kurusun belki...

Ben,

Mutlaka kafamı uzatıp geçmişe, geriye bir göz kırpıyorum...

Unutamıyorum.

Arkama bakmadan gidemiyorum...

Neden ki?

Haberin Devamı

Yonca
“4’de 4”

Haberin Devamı

Kitap ve yazar hakkında bilgi veren dip not: Selim Çiprut’un “As Maça” adlı kitabı Siyahİnci Yayınlarından çıkmış. Hatta yeni kitabı “Civa” da çıkmış. Acilen okuyacağım...Acilen okumalıyım!

Yazarın Tüm Yazıları