Uykusuz çocuklar ve anneler

Doğduğum günden, 38 yaşıma kadar uyumadım.

Haberin Devamı

Annemler sürünmüş.
Hâlâ daha benim uykusuzluğum yüzümden tüm aile ne acılar çekmiş anlatılır. Kuzenlerim, teyzelerim, eniştelerim salıncaklar kurup sallamış beni.
Battaniye arasında, ayakta, devir teslimle saatlerce sallarlarmış.
Doktora Hacettepe’ye götürmüşler dayanamayıp, “Bu çocukta ne var? diye.
Cevap: Uykusu yok. Sağlığı, keyfi yerinde. Enerjisi var sadece.”
Hâlâ daha uyumak için kendimi zorluyorum.
Direnirim. Kaçarım. Bitene sızana kadar uyumak istemem.
Ne zaman ki fiziksel aktivitem beni doyuran o yorgunluğa erdi,
Ne zaman evlerde, ofislerde, penceresiz kübik odalarda nefes almadan yaşadığım ortamlarda geçirdiğim zaman ve saçma sapan elalemden oldurulma endişelerim nispeten azaldı,
Ve ne zaman önce ben kendimi, sonra da çevrem beni BÖYLE kabul etti...
Uykum geldi.
Aynısı yemek için de geçerliydi.
“Ye ye ye” baskısı, “uyu uyu uyu” diye sadece yemek ve uyku diye deliren o ortam beni benden itti. Ya yemedim, ya çok yedim.
Ya uyumadım ya da yattım kalkmadım.
Odağın neyse, sorunun o.
Biz onlarda illa bir sorun var diye arayıp bulmaya çalışana dek, sağlıklı ve uykusu az olan bi dolu çocuk var.
Hepsi de büyüyor.
O çocukların uyumamalarının, bazılarına göre daha az uyumlarının da kendine has bi özelliği var bence.
Ben mesela keşfetmelere doyamazdım geceyle gündüzü.
Çok net hatırlıyorum küçücüktüm, uyursam her şeyi kaçırıcağım diye korkardım.
Hayal kurmaktan uyuyamazdım.
Korkardım uyumazdım.
Annemler uyurken orayı burayı karıştırabileceğim için uyumazdım.
Yatağın içinde kendi kendime amma oynardım geceleri, ne güzeldi.
Yaşamakla meşguldüm.
Mola vermek aklıma gelmiyordu.
Sağlıklı ama uyumayan çocuğu kendi haline bırakmak, ortamın güvenli olduğundan emin olup sabırla ve sakinlikle “Sen takıl, bizim uykumuz geldi, yatıyoruz” demek, belki başta çok zor ama, işe yarayabilir gibi geliyor bana.
Ha bir de ben o gördüğüm “uyu hadiiii” ilgisinden de pek memnundum. Gündüz herkes meşgulken, yaşasın geceleri benden başka dertleri yoktu!
Çocuğuz büyüyene kadar.
Hasta değiliz bence.
Ben değildim.
Ama uykusuzluğum hep bi hastalık gibi yaşandı çevremde.
Bu da beni “ulan hasta mıyım harbi?” endişesine soktu –ki inanın bu bana uykusuzluğumdan daha büyük sorun oldu.
Enerjimiz var bizim.
Kafamızda yüzbinmilyar şey var. Kalbimiz gümbür gümbür.
Sadece beden saatimiz herkesinkinden farklı çalışıyor.
Gece değil, gündüz alakasız bi saatte uyuyasımız geliyor.
Uyuyabilmek için tek bildiğim gerçek ve işe yarayan şey spor oldu.
Ne zaman düzenli ve açık havada terlediğim sporu yapmaya başladım, uyumaya da başladım.
O zaman anladım ki, uyumayan çocuklar belki açık havada daha çok terlemeye ihtiyaç duyuyor.
Bedenden yorularak bi şeylerin çıkması, yerine doğanın girmesi gerekiyor. Zamanı gelince uyuyoruz, inanın.
Keza oğlum da bir gün geldi uyudu. 13 ay her gece 55 dakikada bir uyandı.
Bekledim o uyku gününün gelmesini.
Kızımı uyutmak için verdiğim çabanın onda birini oğluma vermedim. Bıraktım.
Belki de ondan daha kolay geldi. Oysa en zoru oğlumun uykusuzluğuydu.
Şimdi “uyu” kelimesini kullanmıyoruz bile.
Sabır diliyorum uykusuz çocuklulara.
Endişe etmeyin diye yazdım.
Büyüyüp eğlenceli, enerjik, kabına sığamayan, hayalperest üretken bi insan olacak.
Ne zaman duysam gülme tutan “enerjinize hayranım” şekilli; ailesine “sen onu bize sor” dedirten, uzaktan bakana tadına doyum olmayan bi tip olcak.
Canım canım yorgunluktan canına tak etmiş anne, sen kendini sağlam tut.
Kendine bak. Benim annem sağlam kaldıysa sen de kalırsın.
Sağlıktan uyuyamıyor olsun yavrun.
Her şey geçiyor.
Bu da geçecek.
Yonca
“uykusuz”

Hap bilgi

Haberin Devamı

Koroplast bana çöp ve geri dönüşüme dair tonlarca bilgi paslıyor; ben de size paslıyorum. Öğrenmek bilinçlendirir diyerek...
Geridönüşüm candır can!
* 1 ton kullanılmış kâğıt atığının geri dönüşümü sonucunda, 16 adet yetişmiş çam ağacı korunur.
* 1 ton cam atığının geri dönüşümü sonucu 100 litre benzin tasarrufu sağlanır.
Yonca
“çöpekarşı”

 

Yazarın Tüm Yazıları