Paylaş
Likya Yolu Ultra Maratonu sayesinde ben adım adım, nefes nefes, ağaç ağaç bilirim.
Geceleri Adrasan civarında, Likya Yolu sınırları içinde kalan o ulu ağaçlı ormanların içinde kurulan yörük çadırlarında yattım. Gün doğarken gözümü arıların sesiyle açtım, gün battı yıldızların altında, ağaçların sesiyle uyudum.
Adrasan, Olimpos, Çıralı ve tüm o bölge benim için kutsal topraklar.
Kendime söz verdim, ölene kadar oraya gideceğim, koruyacağım, kollayacağım, herkese anlatacağım diye.
Ve zaten, yine üçüncü kez Likya Yolu Ultra Maratonu’na gitmek için gün sayıyorum.
Kaldı, 42 gün.
42 gün sonra, Likya Yolu’nun Fethiye Ölüdeniz’den başlayıp Phaselis’e kadar uzanan kısmında yaklaşık 150-160km’lik kısmını üçüncü kez koşacağım. Ömrüm sağlığım yetsin, 33 kez daha koşayım.
Adrasan yandı...
Ve Adrasan bu sene o yangında kül oldu.
Haberlere bakmaya yüreğim el vermedi. Öldüm dirildim.
Birileri “Neyse ki can kaybı yok” dediğinde dilim tutuldu.
O ağaçlar can değil miydi?
Böcekler, arılar, kuşlar, karıncalar, yılanlar, akrepler, solucanlar can değil miydi?
Adaçayları? Kekikler?
Dikenli bitkiler, baharda açmayı bekleyen çiçekler?
Onlar can değil miydi?
2014 yılında doğum günümü bahane ederek, bana hediye mediye almayın, ağaç dikin diyerek bir orman yapmayı başardım.
Urla Kadıovacık’ta bir ormanımız oldu böylece.
Burada yazdım, “Yaşarken gördüm” diye.
Doğum günüm bahaneydi. Amacım bu köşeden, sosyal medya hesaplarımdan, eşimden dostumdan tüm çevremden ağaç kardeşliği kurmalarını isteyerek, hep birlikte bir orman yapabileceğimizi anlatmaktı ve oldu.
Adrasan yanarken, ikinci ormanı da yapacağım dedim.
Giden o canlar adına, yeni bir hayat kuracağım dedim.
O arada nefis insan Çağan Irmak TEMA ile “Evladın için 1 ağaç dik” kampanyası başlattı. Ayşe onunla şahane bir röportaj yaptı. Kampanya Türkiye’ye yayıldı.
Size ne kadar mutlu olduğumu anlatamam; çünkü ağaç evlattır, torundur, senin hayatındır, sensindir.
Kimsen yoksa bir dikili ağacın varsa, o ağaç ailendir.
Kök saldıkça ömrüne ömür katar, seni ölümsüz ve sağlıklı kılar.
Diktiğin ağaç sana, yedi sülalene sonsuz bir umut, mutluluk, hayat katar. Ağaç unutmaz ona can verdiğini, evren de unutmaz.
Yarın, 13 Ağustos, 44 yaşıma giriyorum.
Doğum günüm bahane, maksat canımıza can, hayatımıza umut katmak.
Adrasan niyetine yeni bir orman doğurmak.
Ve amaç, bunu hep birlikte yapmak.
E tabii ki, kafamıza göre şurayı orman yapalım diyemiyoruz. Bu işin kanunu kuralı var, bunu en iyi bilen de TEMA.
TEMA ile konuştum.
Orman Genel Müdürlüğü ile hatıra ormanı olması için belirlenen yer Balıkesir İli sınırları içinde özel bir alan. Koordinatlarına kadar belli.
Bütün izin ve onay kanunlara uygun şekilde alındı.
Protokolü imzalayacağız tam, ormanın adı ne olsun dediler, kalakaldım iyi mi.
Feyza Ramazanoğlu, bütün projelerde beraber çalıştığım, benim gönlümü ben gibi bilen yol arkadaşım, telefonda birden “Umut Ormanı, adı Umut Ormanı olsun Yonca” deyince, nefesimi tuttum.
Evet Feyza, dedim, Umut Ormanı!
Ben sonsuzca umuda inanıyorum, umut yazıyorum, umut ekiyorum, adı tabii ki UMUT ORMANI!
***
Canım okurlarım, arkadaşlarım, ailem, tüm gönlü güzel insanlar;
Umut Ormanımızda hepimizin en azından 1 dikili ağacı olması için yapmamız gereken tek şey fidan bağışlamak.
1 Fidan 6TL.
TEMA Vakfı’nın İş Bankası Levent Şubesi’ndeki IBAN no’su şu:
TR47 0006 4000 0011 0351 3174 49
2000 fidana ulaştığımızda UMUT ORMANImız doğmuş olacak.
Doğduğunda size hemen yazacağım.
Fidan bağışınızı eft/havale yaparken mutlaka açıklama kısmına UMUT ORMANI yazın.
Adınızı Soyadınızı açık yazın.
İsterseniz, TEMA size fidan bağışınız karşılığında bağış makbuzlarınızı da yollayacak.
Umut ekip hayat besliyorum.
Ömrü hayatımda bundan başka hiçbir dileğim yok.
Doğum günüm kutlu olsun.
Yonca “aslan kral”
Paylaş