Paylaş
Bu ara pişmiş tavuk oldum. Başıma gelenler geliyor.
Ama tek şikayetim yok.
Şimdi de topuğumu bilmem ne yaptım, alçıdayım :).
“Neden, nasıl? Ay pes Yonca! Kızım valla sende bi anormallik filan var yani! Ama bu kadar da olmaz ki, yok artık. Ay n’ooolur bi kurşun döktür!” vs demeyin.
Yani dersiniz elbet ben de diyorum ama, demeyelim.
Her şerde bir hayır var.
Var var var!
Menisküsümde yırtık olduğundan ve yolda koşamadığımdan, doktorum suda koşturuyordu beni. Böylece kardiyo çalışmış oluyordum. Antrenmandan geri kalmıyordum ve de dizimi iyileştiriyordum.
Neyse.
Gözüm bozuldu azıcık bu ara ve o an gözlüğüm yoktu gözümde. Havuzu derin sandım. Çivileme atladım.
Aghhhh! Meğer pek sığmış orası. Ben 1.5metre filan sadım, çıktı 30cm.
Çakıldım. Beynimde şimşekler filan çaktı acıdan. E normal.
Topuktan dağılmışım. Alçıdayım.
Ay nasıl iyi oldu anlatamam!
Öyle usturuplu çakılmışım ki, yapılan alçının ağırlığı sayesinde mis gibi ağırlık çalışıyorum şimdi. Acıdan bahsetmeyeceğim, çünkü onu anlattıkça artıyor sıpa.
Koltuk değnekleri ise kol ve omuz kaslarımı çalıştırıyor.
Aynı zamanda, durdurulamaz olan hiperaktif halime, sanırım kutsal güçler yukarıdan el attı.
Nazikçe: “Kızım dur artık! Bi dur dedik menisküsü yırttık laf dinlemedin Tarsus’da 21km koştun. Hala daha kaşındın. E al sana madem alçı, ha şimdi duracaksın işte!” dedi sanki bir el ve ben mecburen topuğu diktim oturuyorum.
Yatarak yazmak da kolay değil bu arada ama pek keyifli :)
Şu işin güzelliğine bakın ki, alçı çıkıp ben az az koşabilir hale geldiğim tarih tam da maraton hazırlık süremin başlangıç tarihi.
Yani nasıl da güzel denk geliyor bakın.
Çok şükür.
Hastanede tekerlekli sandalyede otururken, engelli arkadaşlarımı düşündüm. Avrasya’da sandalyelerini iterek, tekerlekli sandalye bağışı toplamak amaçlı koşarak özgürleştirmeye çalıştığımız arkadaşlarımızı düşündüm.
Bir kere gidin bir tekerlekli sandalyede oturun ve iki metre ileri geri gidin gelin. Mesela kapı açıp geçmeyi deneyin.
Bir kere merak edip koltuk değneği ile, yarım saat evde dolanın bakalım.
Kollarım nasıl biliyor musunuz 3 gündür, ağrı içinde. Sanki dayak yemişim.
Öte yandan, avuç içlerimi feci acıttı değnekler. Nasır tutmuş gibi acıyor. Etlerim sanki morarmış içten. Bisikletçi eldiveni taktım içi yastıklı, bana mısın demedi!
Nitekimmm...
Çekmeyen, yaşamayan için hayat çok kolay. MIŞ!
Başına geldi mi, anlıyorsun. Anlıyorsun da ne yapıyorsun?
İşte senin hayatının da değiştiği dönüm noktası tam da burada başlıyor!
“BİR şey yapmak. Ya da YAPMAMAK!” noktasında.
BİR ŞEY
Bi şey yapmak hiç de zor değil inanın...
***
Dün, Dubai’de, çocuklarımız 3.5km koşup yürüdüler. “1 Dirhem bağış yapın” dedik annelerine. “Yeter ki 23 Nisan adına çocuklarınızla gelin, ister durun, ister koşun ister yürüyün. Amacımız Dubai Otizm Merkezi’ndeki çocuklara bir fayda sağlamak” dedik.
Safa Park’ın etrafı tam 3km 410metre. Mis gibi hava. Ihlamutr gibi kokan ağaçlar...
Ve...
3350AED dirhem toplandı. Yani yaklaşık 1000USD.
Neredeyse çocukların her adımına 1 Dirhem toplamışız ne şeker değil mi?
Ah o çocukları görecektiniz, nasıl da heyecanla geliyorlar koşarak.
Koşan çocuklara yetişmek öyle zor ki! Tutabilene aşkolsun çocukları. Onlar geleceğin çocukları, enerjileri var, hayalleri var. Durdurmamak gerek onları...
Bırakın koşsunlar...
Hem biliyor musunuz;
Yola gönülden BİR şey için çıktınız mı, para gönlünüzü kıskanıyor, arkanızdan koşuyor.
Yola para için çıktınız mı oysa, GÖNÜL kırılıp geride kalıyor. Sizi bırakıyor. Gönül su koyuyor. Gönülsüz bir şey olamıyor.
***
Şikayetçi, üzgün, dertli olduğunuz her ne varsa, kelimenizi ve eyleminizi değiştirin.
Harekete geçin, BİR şey yapın.
İyi gelecek.
Topuğum alçıda olmasa; koltuk değneği ile 3 hafta gıkı çıkmadan her şeyini halleden güzel kızımı asla anlayamayacaktım.
Topuğum alçıda olmasa, durmayacak daha beter sakatlanacaktım.
Topuğum alçıda olmasa, hep Avrasya’da ittiğim tekerlekli sandalyedeki engelli arkadaşlarımı düşünecek, ama asla tekerlekli sandalyede oturmadığım için onları anlamayacaktım.
Ha... şimdi bu duygusal anımda, şu ekteki fotolara bir bakın!
23 Nisan için 1 Dirhem Koşusu Safa Park Dubai - FOTO GALERİ
Başarı yarışı kaç km veya kaç metre koşup da kaçıncılıkla bitirdiğin meselesi değildir.
Başarı; gittiğin yol, yaptığın şeydir.
Başaramadım, yapamadım.. demeyin.
Deneyin. Katılın. İçinde olun. Yola çıkın.
Gerisi gelir. Ha gelmese de, gittiğiniz yere kadar gidilmiştir.
Geriye dönüp baktınız mı, bir şeyler geride kalmıştır, siz ileridesinizdir.
Artık bir şeyler değişmiş, eskisi gibi değildir.
Yenidir.
Çok şükür.
Yonca
“topukla”
Paylaş