Paylaş
Neden böyle bilmiyorum, ama hep böyle.
Her insanın kendini ait ve iyi hissettiği bir yer vardır elbet.
Benim için kendimi iyi hissettiğim yer; toprağın olduğu, kendimi doğaya yakın hissettiğim, çıplak ayakla dolaşıp durduk yerde bir şeyler ekip dikebildiğim, doğanın içinde hareket halinde olduğum yer.
Bu ara yıldızlar, enerjilerle uğraşan insanlar da hep toprağa dönün, topraklanın diyorlar.
O kadar inanıyorum ki bu çağrıya ve güce.
Bütün gerginlikleri, çözülmek bilmeyen sıkıntıları elin ayağın toprağa dokununca çözebilir oluyorsun.
Sanki içinde sıkışan ne varsa sen toprağa dokunup onunla konuşunca, bir ağaca bir çiçeğe kalpten bakıp güzelliğini görünce akıp gidiyor, yerine mis gibi hava doluyor.
Bu yazıyı size bahçeme nane, kekik, adaçayı diktikten sonra yazıyorum.
Ellerim kekik ve adaçayı kokuyor.
İnsanın burnuna bu kokular gelirken gergin olması imkansız.
Toprak önemli.
Çok güçlü.
Bu ara biraz toprakla ilgilenin siz de. İlla koca bir araziye gerek yok. Alın bir saksı, içine sevdiğiniz bir şey dikin.
Hani çocuklara oyun hamuru filan verirler ya...
Kendinize toprakla zaman verin.
Konuşun, anlatın, dokunun...
Yonca
“nane”
Yazlıkçılara sıcak hatırlatmalar
1- Ne olur çöpümüze bir dikkat edelim. Özellikle Yalıkavak... Sıkı gözlem ve video foto çekim halindeyim. Tespitlerimle karşınızda olacağım.
2- Az çöp çıkartmaya, çıkan çöpü ayrıştırmaya ve doğru düzgün toplayıp atmaya özen gösterelim.
3- Sadece mavi değil her türlü plastik kapağı toplayıp TOFD’ye göndermeye devam. O mavi kapaklar sayesinde ne çok insan tekerlekli sandalye sahibi oluyor, lütfen unutmayın.
4- Denize, havuza atlarken derinliğe dikkat. En fazla omurilik felci nedenlerinden biri de derinlik bilgisi olmadan sığ denize veya havuza atlamak. Aman diyeyim. Henüz hiçbir iskelede, havuz kenarında doğru düzgün uyarı görmüş değilim.
5- Sokak hayvanları için bir kap su, azcık bir mama.
6- Araba penceresinden çöp atmayalım. Çöp kutusuna lütfen.
7- Yollarda koşan, bisikletle giden birilerini görünce lütfen hız düşürün ve mümkün olduğunca mesafe bırakıp uzaktan geçmeye özen gösterin.
8- Hâlâ daha arabalarla vın vınnn vınnn hız yapıp basarak birilerini tavladığımızı düşünüyorsak, yazık. Gerek yok. Can güvenliği lütfen.
9- Yarım kalmış su şişeleri dolu etraf ya da su bardaklarının dibinde illa su kalıyor. Kimse suyunu tam bitirmiyor. Ya bitirelim, ya da kalanı bir bitki dibine, toprağa verelim.
10- Sıcaklarda dışarı çıkmayın denip duruyor her yerde. İyi de çıkmamak ne mümkün. Herkesin işi gücü var. Memleket sıcak hava koşullarına göre ayarlı değil. İnsanlarımız da...
Hayli sıcak iklimde yaşayan ve koşan bir insan olarak edindiğim tecrübeyle şunu söylemek isterim; sık sık su içmek gerek. Sıktan kastım susamayı beklemeden. Klimalı ortam için de aynısı geçerli. Bir de ben limon dilimliyorum, az da yeşil elma...
Üzerine deniz tuzu döküyorum az az. Hayli iyi geliyor. Su ve mineral kaybı inanılmaz garip bir baş ağrısı yapıyor. Başınız ağrıyorsa dehidrate olmuş olabilirsiniz. Ayrıca canım memleketin ayranı candır diyorum bu havada.
11- Her yer nefret dili ve söylemi ile dolu. Uymayın o dile... Nefreti ve öfkeyi büyütmeyin siz de.
İşte bugün de böyle.
İyi hafta sonları hepimize.
Yonca
“Yalıkavak mevsimi”
Paylaş