Tarsus Tarsus Tarsus!

Tarsus Kaymakamlığı, Tarsus Belediyesi ve Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV) Tarsus Amerikan Koleji (TAC) işbirliği ile düzenlenen 8. Tarsus Yarımaratonu’nda dün, hayatımda ikinci defa 21 km koşmak için yola çıktım.
Siz bu satırları okurken ben, umuyorum, sağ salim koşmuş bitirmişimdir. Sonuçları, olanı biteni, Tarsus’ta koşu öncesi ve sırası yaşadıklarımı, yaptığım çekimleri, fotoları yani her şeyi, yarın Hurriyet.com.tr’de “Koş Yonca Koş-Tarsus” olarak okur, izler, öğrenirsiniz.
Hayatımın en keyifli ve anlamlı deneyimlerinden birini yaşadım hafta sonu Tarsus’ta. Yani şu an başlayıp haftalarca Tarsus’u, Tarsus’ta gördüklerimi, Tarsus Amerikan Koleji öğrencilerini, o çocukların bana anlattıkları projeleri, yaptıklarını ve yapacaklarını anlatsam anlatmalara doyamam.
Daha liseyi bitirmemiş çocukların, sonnn derece mütevazı bir şekilde hayata geçirdikleri sosyal sorumluluk projelerini; hapishanede anneleriyle yaşamak durumunda kalan çocuklar için, huzurevlerindeki yaşlılar için, Çocuk Esirgeme Kurumları’ndaki kendi başına satranç şampiyonu olmaya aday çocuklar için, babasız çocukların eğitimi için yaptıklarını anlatsam; bir daha asla “Bu ülke için umudum yok!” demeye yüz bulamazsınız. Yüzünüz kızanır, utanırsınız. Çünkü umut, ümit, ışık her bi şey var var var! Siz görmeyi isteyin yeter ki.
Ben, ısrarla sizlere, bu ülkede mucizeleri doğal kılan çocukları ve gençleri bulup çıkarıp tek tek tek usanmadan anlatacağım, inatla.
Eventist’ten Fatih Sarıkan’la haberleşip Tarsus Yarı Maratonu’na katılabileceğimi teyit ederken, size yemin ederim, bu kadar güzel şeyler öğreneceğimi, bu kadar özel insanlarla tanışacağımı, bu kadar hayranlık duyacağım çocuklarla bir araya geleceğimi hiç ama hiç düşünmemiştim.
Bü-yü-len-dim!
Tarsus Yarı Maratonu için TAC, SEV Yönetim Kurulu Üyeleri ve Başkanları Erhan Dumanlı, Belediye ve Kaymakamlık neyi nasıl geliştireceklerini düşünüp kafa patlatıyorlar. Keşke Türkiye’de her ilçe, her il, atletizm gibi aslında her yaştan insanın kolayca ucundan tutabileceği, katılabileceği spor organizasyonlarına bu kadar kafa yorsa, üzerinde çalışsa.
Mersin ve Tarsus, spor turizmi açısından bu konuda müthiş yerlere gelebilecek kapasitede. Parkurlar mis gibi. İşin içerisine Sosyal Sorumluluk Projeleri de girer, sponsorlar Tarsus’a bir el atarsa, ki atacaklar, Tarsus da Runtalya gibi olur.
Hayalim de budur!
Yakındır.
Olur.
Yonca
“Şellale”

Künefe Tantuni Cezerye

Tarsus’un Şellale (Tarsuslu “L” harfini iki kere bastıra bastıra söylermiş meğer) manzarasına nazır dayanamayıp rakı-şalgam-balık-humus... Ardından Mersin Karaduvar’da Erollar Restoran’da hayatımın patatesini, balığını, künefesini; yetmedi cezeryesini yedim yedim yedim. Uyumak zorunda olmasam, sabaha kadar da yerdim!
Ben et yemediğim için tantuni ve kebap yiyemedim. Twitter ve Facebook’tan bana “Tantuni yemeden dönme!” diyen tüm tantunici okurlarımdan özür dilerim.
Ama hayatımın en lezzetli levreğini ve yeşilliğini Tarsus’ta yedim.
Yonca
“tantunik”

Hayaller hayaller

Bir gün, Türkiye’yi baştan başa koşarak geçmiş olmayı hayal ediyorum. Başladım yani hayallerimi gerçekleştirmeye. İşimden istifa edeli daha bir ay bile olmadı. Ama maşallah, dağlara taşlara ve çok şükür, istifamdan beri bir dakikam boş geçmedi. Her dakikam inanılmaz anlamlı dolu geçiyor. Hiçbir yorgunluğum bu kadar tatlı, bu kadar kayda değer ve bu kadar tatmin edici olmamıştı!
Dün yarışı her ne koşulda bitirmiş olursam olayım, müthiş mutluyum. Benim için önemli olan, “geldim, katıldım, denedim, gördüm, Tarsus’la da tanıştım” diyebilmekti.
Birilerine daha Adım Adım Oluşumu’nu, hırslarımızı güzel şeylere yönlendirdik mi mucizeleri başarabildiğimizi, azmi, duyarlılığı, farkındalığın önemini, sporun insanı nasıl iyileştirdiğini anlatabilmiş olduğum için mutluyum.
Siz de iyi olun. Yetişen müthiş çocuklarımız var. Bomba gibi geliyorlar.
Kemerlerinizi bağlayın, sıkı durun.
Yonca
“SEVcimen”