Paylaş
Ama buruk bir şekilde.
Mustafa Balbay ve diğer gazetecilerin hala içeride olması buruk kıldı bu tahliyeyi. Hem de çoğumuz için!
Nedim Şener’in 376 gün sonra kızını okula götürmesi, kızını okula götürürken kızının fotoğrafa yansıyan “mutluluktan zıplayarak gidesi var” hali, gözümün önünden asla gitmeyecek.
Sadece benim gözümden değil, bence tarihi hafızalardan da silinmeyecek.
Tarihi yanlışlar yapıldı, yapılıyor çünkü.
Mustafa Balbay’da çıksa, çocuklarını okula götürse, o fotoğraf nasıl olacak diye düşündüm sürekli.
“Ümid ediyorum en kısa zamanda, adalet adını yeniden acilen hakeder...” diye içimden geçirirken, “Sivas katliamı ile ilgili dava zamanaşımından düştü” haberi geldi.
Buruk sevinçlerimize, bir ekstra tarihi utanç daha eklendi.
“Zamanaşımı” diye yazınca Google’da, önünüze çoğunlukla “Sivas katliamı” geliyor, “Sivas ve Zamanaşımı” yazınca da 0,26 saniyede 930bin durumu kınayan haber çıkıyor mesela. İsterseniz bakıp kontrol edin.
Yani insanlık suçuna dair bu dava zamanaşımından düşmüş olabilir ama; bundan böyle sonsuza kadar her bu kelimeyi duyuşumuzda, arayışımızda, Sivas Katliamı dikilecek karşımıza.
Bu da bir çeşit intikam.
“İlahi adalet!” bir bakıma.
Ha, ilahi adalet beni keser mi?
Asla!
Ben adaletin yerini bulmasını, suçluların cezasını çekmesini istiyorum.
Adalet adına!
İnsanlık suçu işlenmiştir Sivas’da...
Siz istediğiniz kadar zamanaşımından davayı düşürün, düşürdüğünüz dava yaşadığınız tüm zaman boyunca vicdanınızı aşındıracaktır nasıl olsa.
Yonca
“Kına”
Paylaş