Paylaş
Ben öyle anlatmadım, sen öyle anladın.
Benim aklımdan senin öyle anlayacağın geçmemişti ki. Hiç aklıma gelmediği yerden yakalandım yani.
Ama bu senin beni nasıl dinlediğinle, veya kafanda/gönlünde o an ne vardıysa onunla da ilgili değil mi?
Peki;
Her şeyi anlatıldığı gibi mi anlamak gerekir?
Herkes nasıl isterse öyle anlasa ne olur mesela?
Yani bazen: “Sana ne!” ya da “Bana ne!” deyip geçilemez mi?
Herkesin hayatı, kendi anladığı şekli ile kabul edilemez mi?
Sitem edilmeden yaşanamaz mı?
Sitem etmek bir çeşit hastalık mıdır?
Sitem etmek bir hastalıksa bununla nasıl uğraşılmalıdır?
İlacı var mıdır?
Varsa adı nedir, yan etki yapar mı?
Sitem etmeyen insanların çoğalması için neler yapılabilir?
Ben bana sitem edilmesini hiç sevmiyorum.
Sitem etmiyorum. Etmemek için elimden geleni yapıyorum.
Her yapabildiğim veya yapamadığım şey için sürekli açıklama yapmak zorunda olduğumu hissetmek de feci yorucu.
Ha diyeceksiniz ki şimdi kim bana böyle hissettiriyor?
Belirli bir isim yok.
Havada oluyor o sitem havası bazen.
Ya da ben hassasiyetten sanki öyle anlıyorum.
Alın bu da benim yanlış anlama sanatım!
Yük oluyor insana gereksizce böyle şeyler.
İlişki tüketen davranış şekilleri bunlar.
Her şeyin mutlaka sana veya bana göre işime gelen, beni veya seni mutlu eden,
rahatlatan bir açıklaması olması şart mı?
Değil.
Onun adı dayatma.
Ne senin, ne de benim işime gelmemiş. O gün, o koşul, ve o şartlar altında, olay o şekilde cereyan etmiş, bitmiş gitmiş kardeşim.
Olanla biteni tartışmanın, sündürmenin ne faydası var?
Alınacak dersi olmuştur kesin; ama o başka!
Madem öyle hala daha neden insanlar sitem ederler peki?
Sitem edene de sitem edilebilecek bin tane konu olduğunu düşünmüşler midir?
İnsan sitem etme hakkını nasıl görür hiç anlamıyorum.
İnsanlar eleştirmek, fikir yürütmek ve sitem etmek arasındaki farkları karıştırıyorlar gibi.
Sitem bazen çok acımasızca ve haksızca acıtan bir diken.
Batar bir yerine tıpkı deniz kestanesi gibi, çıkar çıkarabilirsen derinden.
Ucu görünür iğnenin; ama ulaşamazsın.
Ne ara nasıl battığı da bilinmez. Kara kara durur orda, sızlar.
Acısı durdukça koyar.
Sitem edilen kişinin elbet vardır kendince haklı bir nedeni.
Anlamak lazım, bazen bırakmak, boş vermek lazım.
Bazı insanlar bayılıyorlar sitem edip can acıtmaya. Onlar sanki hayatta her şeye sinirli olan insanlar.
En başta da kendilerine!
Kendilerine olan kızgınlıklarını sitem olarak yansıtıyorlar; sana, bana, etraflarındaki herkese.
Kendilerini asla senin yerine koymuyorlar.
Kimse sitem etmesin. Kimse de alınmasın.
Samimi olunsun, samimiyet olsun.
Anlayış olsun. Güven olsun.
Varmıştır bir sebebi olsun.
Ne sitem eden etmek için yorulsun, ne de sitemi gören almak zorunda kalsın.
Sitemin siyah ince dikeni batmadan ayağa,
Ayaklarımız sağlam olsun.
Eyvah! Ayol ben bu yazıyla sitem ediyor durumuna düştüm ki tam şu anda!
Olmadı Yoncaaaa!
Yazı elimde patladı, yüzüme sıçradı.
Kızardım.
Yonca kaç!
Yonca
“sitemç”
Paylaş