Paylaş
Birine vız gelirken, bir diğerinin canını çok acıtır ya o şey hani...
Hani insan duyduğu bir sözden, karşılaştığı bir insanın tavrından, ya da ne bileyim bulunduğu bir ortamdaki havadan tatsız hislere kapılıp oradan kaçıvermek ister ya hani…
İnsan; üzülür, tırsar, korkar, canı acır ama bunlara bir anlam veremez kendini suçlar ya hani...
Aslında bu hisler ona, yani kendine, ait değildir belki. Ama bunu bilemez ki. Ona bunları hissettiren tatsız bir kişi, veya o kişinin saçtığı kötü enerjidir aslında. Belki.
Tam anlatabiliyor muyum o hissi acaba, emin değilim.
Mesela, birinin söylediği bir söz, zehirli bir ok gibi gelir kalbinize saplanır sızım sızım sızlar. Takılır kalırsınız o acıya. Bir adım atıp geride bırakamazsınız. “Neden bana böyle yapıyor, neden canımı acıtıyor?” der durur, bi onu suçlar bi kendinize kızar durur, kıvranırsınız ya hani...
İşte ben bu duyguyla çok sık karşılaşıyordum.
Kendime kızmakla başkasını suçlamak kısır döngüsünde boğuluyordum. Ve inanın bana, çok yorucu bir şey bu. Çünkü ne kendime başkası yüzünden kızmayı seviyorum, ne de başkasına kendi hassasiyetim yüzünden kızmayı.
Kızma hali bana göre değil. Bana iyi gelmiyor.
Buna bir hal çaresi hayal ettim ben de kendime.
Kendime hayali bir sihirli kalkan icat ettim.
Hassas ve zayıf olduğum noktadan vurulduğumu hissettiğim an ve/ya negatif enerji dolu, niyeti bana kötü gelen bir oku algıladığım anda, hemen sihirli kalkanım devreye giriyor, tam kalbimin önünde şahlanıyor.
Zehirli oklar kalkanıma pıt pıt çarpıp yumuşacık bir hareketle yere, toprağa düşüyorlar. Asla, ama asla, sahibine de geri tepmiyorlar, dönmüyorlar. Maazallah, sahibi yeniden alır onları eline ve yine fırlatır kalbime diye, düştükleri yerde kalıyorlar. Toprak sıkı sıkı tutuyor okları.
O oklar, iyi kalpli kalkanıma çarpıp yere düştüklerinde artık hiç de eskisi kadar kötü kalpli olamıyorlar. İçlerine iyilik kaçmış oluyor bir kere. Toprağa değdiklerinde yağmur yağıyor, güneş açıyor ve hızla kök salıyorlar, filizlenip dalları yemyeşil bir ağaca dönüşüyorlar.
Bunu hayal etmek, iyi geliyor kalbime.
Siz de deneyin isterseniz. Sihirli bir kalkan hayal edin. Ona çarpan üzüntüler, kötülükler en sevdiğiniz şeye dönüşsün bir şekilde. Neyse o sevdiğiniz şey; çiçek olur, müzik notası olur, hayalinizdeki kumaştan dikilmiş elbise olur, araba olur, ev olur...
Gülümseyin.
Hayal gücümüz, bedenimiz ve iyi niyetimiz her derde çare.
Kendi kendimizi iyileştirip koruyabilecek kadar doğuştan güçlü yaratıklarız.
Hatırlatmak istedim sadece.
Yonca
“kalkağaç”
Paylaş