Paylaş
Onu 9 yıl önce dün,
19 Mayıs 2000 gününün son dakikalarında kucağıma aldım.
Saat 23:35’ de.
İzmir’ de,
Bekle bekle kızım gelmeyince, suni sancıyla yaptığım normal doğum sonucunda, kızımı kollarıma alıp hayata onunla birlikte, bir kere daha, sımsıkı sarıldım.
41 hafta 3 gün karnımda taşıdığım küçük cennetime sağlıkla kavuştuğum için, kendimi şanslı saydım. Doktorum Atilla Erler’ e hayatımın en minnet dolu bakışını attım.
Sancılar içinde ıkınırken hem güldüm, hem ağladım.
Tıpkı dün olduğu gibi...
Gidişinizden duyduğum üzüntüyle ağlarken, bıraktığınız güzel emanete bakıp umutla gülümsediğim gibi.
Kızım 9 yaşına giriyor.
Bir dolu hayalim var güzel kızımla ilgili.
Bitmek bilmeyen hayallerim...
Onun geleceği, özgür geleceği ile ilgili.
Kızım; dürüst, düşünceli, akıllı, çalışkan, sorumluluk sahibi, güzel ve iyi kalpli bir küçük kadın.
Kendine ait fikirleri olan,
Hayallerle gerçeklerin yerini çocuksu bir sihirle bazen şaşıran. Çocuk gibi çocuk olan. Hatta bazen o tatlı-ekşi naifiliğiyle beni korkutan... Bazen de, koskoca insanlardan da büyük bir insan gibi olan. Yaşının çocuğu olup da yaşından büyük olgunlukla bana ne zaman ihtiyacım olsa destek olan. İhtiyacı olduğunu düşündüğü başka insanları kollayan. Paylaşmaktan gocunmayan.
Ürkek gibi dursa da, korkak olmayan.
Kızım...
Genç kızlığına, kadınlığına, geleceğine dair hayallere daldığım,
Benden ilk çıkan hayat parçam.
Ne kadar koklasam,
Ne kadar sarılsam,
Biliyorum ki, yuvadan uçup gittiği gün,
Yine de asla doymuş olamam.
Kızım hayallerimdeki gibi bir insan.
Hatta benim olamadığım kadar!
Dışarıya karşı olduğumdan daha atılgan görünsem de, içimde gizlenen utangaç kıza bazen yenilen bir ben var, bir benim bildiğim...
Kızımda da benim tam tersim var.
Dışarıya çekingen gibi dursa da,
Kükreyebilen bir yüreği var.
Fikrini korkusuzca dile getiren,
Karamsarlığa düşse de, çıkmasını bilen,
Haksızlıklara boyun eğmeyen,
İnandığı değerleri korumak için daha şimdiden bizimle çatır çatır tartışabilen,
Konuşma hakkını kullanmayı bilen
Özgür bir ruhu var!
Fikri var.
Aklı var.
Düşünceleri var.
Benim onun hakkındaki hayallerimi bırakın, kızımın kendiyle ilgili hayalleri var!
Utanmasın diye uğraştığım,
Gurur duysun diye her gün tekrarladığım bir kimliği ve benliği ile birlikte,
Mucizelere kadir bir bedeni olduğuna dair bilinci var.
Aklına yatmayan kuralları sorgulamak ve sorularını da nezaketle dile getirebilmek gibi bir de medeni kabiliyeti var.
Sevgili Türkan Saylan,
Hiç merak etme!
Bu ülkede yıllardır savunduğun,
Ekip biçmeye çalıştığın değerleri yaşatmak için uğraşan bir dolu aydın anne var.
Ne ben tekim, ne de onlar yalnız.
Bu ülkede özgür, çalışkan, ne istediğini bilen, eken ve biçen, susmayan kadınlar var.
Susanlar adına konuşacak, kendini savunamayan kadınlara kendini savunmayı öğretmek için hazır olan kadınlar var.
Özgür kadınlar yetiştirmek için uğraşan babalar var.
Hatta kızlarını, bazen çaresizlikten, bazen cehaletten okula göndermek istemeyen annelerine rağmen okutmak için uğraşan babalar da var.
Yani, sen bunca savaşı boşuna vermedin.
Bunca oku boşu boşuna üzerine çekmedin.
Çünkü,
İnandığın bu ülkede,
Umut var.
Senden çok şey öğrendik.
Mekanın cennet olsun,
İnanılmaz bir miras bıraktın bize.
Ve bugünden tez başlamak üzere,
Yapacak daha çok işimiz var.
Yonca
“doludolu”
Saygı dolu dip not: 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız hepimize kutlu olsun!
Bilgilendirici dip not: Bu yazım dün de buradaydı. Sizlerden gelen yoğun istek üzerine, bugün de burada kaldı... Hassasiyetiniz için teşekkür ederim. Umudum hep vardı. Şimdi iyice arttı.
Paylaş