Paylaş
Renkli renkli çoraplar, giysiler giymekten hiç kaçınmadım ama hafta içi her gün ve her an bu kadar özgürce, rahatça renkli olabilmek nasip olmamıştı yıllarca.
Kurumsal köleydik nitekim. Her şey kurala dahildi o paketin içinde.
Gerçi ben arada kafama kırmızı bonus kafa takıp oturuyordum masada içim bayılınca ama, o kafa yanınca olan özgürlüktü. Anlıktı.
Oysa şimdi her an özgür bana!
Ofis işi bitti, Yonca iyice coştu yani.
Artık iflah olmaz bir renk cümbüşü halinde geziyorum.
Dudaklarım ya kıpkırmızı, ya nar çiçeği.
Yakışmış yakışmamış diye bi endişem kalmadı. “Acaba?”sız taşırsan üstündekini, bil ki yakışır kardeşim. Kimsenin ne dediğini de umursama!
Sen ne düşünüyorsun ona bak illa.
Çok acayip bir sim keşfettim bi de, ta şubat ayından beri her daim gözlerimde gece gündüz onlarlayım. Dore, yeşil, pembe, mor simli göz kapaklarımla sırıtıyorum dünyaya. Hatta rüyalarıma sim kaçsın diye gece de simli dalıyorum uykuya.
Denize de simli giriyorum.
Simler saçılıyor yüzüme.
Sadece istediğim şeyleri yapmaya odaklandığımdan beri pırıl pırıl bi kadın oldum.
Buymuş meğer insanın çiçek açmasının veya solmasının nedeni; istediğin gibi olmak, istediğin şeyleri yapmak.
“Kızım bu ne hâl!” dercesine bakan olursa; “Ruhum çingene” diyorum hınzır gülümsememle.
E çünkü öyle.
Gözlerim güneşten giderek kısılırken, ağzımsa gülerken giderek daha kocaman oluyor.
Siz de kocaman gülümseyin inadına dünyaya. Sakın kasmayın ağzınızı.
Açılsın iyice sağa sola kocamanca.
Bedeninizi kocaman ve sınırsız kullanın.
Kimsenin üzerinde ahkam kesmesine izin vermeyin.
Hayattasınız hâlâ...
Ojeler var bi de.
Kadınlara o yakışır bu yakışık almaz söylem ve baskılarına inat herrr renk sürüyorum.
Geçen ay 4 yapraklı yonca yeşiliydim, bu ara pembenin koyu tonlarıyım. İçimden geçen neyse öyle.
Hayatımızda gereksiz ne çok kalıp ve sınır var.
Ojemin renginden dudağımdaki ruja kadar birileri karar veriyor.
Uysa da severim, uymasa da.
Bir defa gelmişim dünyaya,
Ömür çok kısa.
Yaşaaa!
Yonca
“koyveeer”
Ayak haberleri
Ayağımdaki ağrı, simlerin, rujun ve ojenin gücüne dayanamayacak bence. Israrcı bi ağrı ve sendrom ama ben de inatçıyım. Keçiler görse inadımı, “Biz keçi olalı beri, görmedik Yonca inadı gibisini!” demeye başlarlar.
O kadar.
Ayak ağrıdıkça terapi hareketlerimi daha büyük azimle yapıyorum. 200 mt ile başlamıştım yüzmeye, şimdi 1 km’yi rahat yüzüyorum. Yakında karşı adalardan toplarsınız beni.
Minik balıklara kocaman bi rakibim.
Ağrıyı ve her türlü hastalığı yenmenin bir yolu varsa, o da hareket etmektir.
Bunu biliyor, bunu yaşıyorum.
Ha babam sudayım, yüzüyorum!
Yonca
“Nemo”
Paylaş