Paylaş
“Bir projemiz var, sizi de yanımıza alıp gitmek istiyoruz. Tam sizin seveceğiniz, desteklediğiniz şeylere, ruha paralel bir proje bu” diyorlar.
Nedendir bilinmez, içimde bir ürkeklik.
En son telefonda “Öyle inanılmaz bir çocuğumuz var ki sponsor olup destek verdiğimiz, Avrupa Gençler Şampiyonu olacak yüzmede. Ediz Yıldırımer’i tanımanız lazım. ‘Geleceğe Koşanlar’ projemizi size anlatmamız için bize bir şans vermeniz lazım. Şampiyona Belgrad’da, bir gelin görün, anlayın, pişman olmayacaksınız” dediler.
Nedir o an beni tam olarak kalbimden vuran emin olamıyorum. Belki o çocuğun hak ettiği desteği vermek, belki “nasıl olur da böyle başarılı bir çocuğumuzu hiç duymayız” sorusunun içime düşmesi ve belki de Belgrad’a gitme fikri... Anneannemin vatanı, toprakları, hikayeleri... Neyse ne işte. Hayatımda ilk defa kalktım, “basın gezisi” denen bir olaya katıldım. Nasıl doğru bir kararmış meğer verdiğim! Oysa daha önce de başlayabilirdim size Turkcell’in Geleceğe Koşanlar projesini anlatmaya.
Kardelenler’in spor versiyonu gibi düşünün. İmkanı olsun olmasın, yeteneği olan, bireysel ve yalnızlığa mahkum ettiğimiz dallarda dünya çapında sporcu olmaya aday gençlerimizi bulup çıkarıp, arkasında durmak yaptıkları... Ekipmandan antrenöre, yarışa gidip alkışlamaya kadar...
Turkcell’in yaptığı aslında, bu memlekete futbol dışındaki spor dallarında alabilecek olduğumuz madalyaları getirmek. Geleceğe güzel sporcular yetiştirmek. Olimpiyatlarda bayrağımızı dalgalandırmak!
Sıkı durun ve beni iyi dinleyin şimdi. Bireysel dallarda ellerinden tutulursa Türkiye’yi dünyada temsil edecek, adımızı gümbür gümbür duyuracak çocukları buluyorlar. Atletizmde, teniste, yüzmede, halterde, kayakta ve ve ve görme engelli bisiklette! Evet, yanlış duymadınız görme engelli bisiklet!
Paralimpik olimpiyatlarda bu dalda ilk defa biz de varız Turkcell sayesinde. Gencecik ama daha şimdiden madalyalarla dönen bir ekip oluşmuş bile.
Belgrad Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonası’na, işte bu proje dahilinde Turkcell’in sponsor olduğu Ediz Yıldırımer’i seyretmeye, boğazımız patlayana kadar tezahürat etmeye gittik. Ölüyorum sandım Ediz’i izlerken. Ben hayatımda böyle soğukkanlı ama ne yaptığını bilen, bir damla su sıçratmadan, suda su gibi giden bir yüzücü görmedim.
Ediz kulaç atmıyor, balık gibi çaktırmadan suda kayıyor! Bir gün evvel 1500 metre serbestte bronz madalya alıp Avrupa Gençler üçüncüsü olmuş ve kafaya altın almayı koymuş zaten. Onu tanıyınca anladım ki, kafasına koyduysa Ediz, kimsenin onu geçebilmesi mümkün değil. 800 metre serbest yarışı başladı. Yanındaki kulvarda bir gün önce altın madalya alan İtalyan çocuk, size yemin ederim ruhunu teslim etti çırpınarak, ama Ediz’in o kararlı, paniğe hiç izin vermeyen stilini geçemedi.
Ediz henüz 17 yaşında. Bu kaçıncı şampiyonluğu bilmiyorum. Ama daha çok madalya alacak biliyorum.
Türkiye’de umut var. Müthiş işler yapan sporcu gençlerimiz var. Emin, sakin, çalışkan, azimli ve kararlı adımlarla geliyorlar.
Tutunun, kemerlerinizi bağlayın ve izleyin! Geleceğe koşuyorlar!
Yonca “Selocan”
Paylaş