Paylaş
Bir sürü, ama bir sürü çok uzun ve sivri ve bedeni sepsert ve diri kalemim var.
Kimisi kalın kimisi ince.
Kimisinin üstü parlak ve kaygan, kimisinin ki sert ve pürüzlü.
Her dokunuş bir tüy ürpertme...
Ter bastı birden her yerime!
Çünkü bazıları bir de utanmadan pembe ve kırmızılardı ve de mürekkeplerinin o yağlı görüntüsü ile insanı feci baştan çıkarıyorlardı.
Bildiğin müstehcen ve davetkarlardı.
Aldım kalemleri acele çekmeceye attım.
Çekmeceye kilit taktım.
Artık beni tahrik edip dikkatimi dağıtamayacaklardı.
Çocuklarımın eline maazallah geçip ahlaklarını filan bozamayacaklardı.
Kimse gördü mü etraftan beni diye şöööyle bi sağa sola baktım.
Fiyuu gören olmamış, çok şanslıydım.
Ama, eyvah!
Ya aklımı okuyan olduysa?
Ona nasıl mani olacağım?
Aklımı okumayan tipimi görse anlar ki ben suçlu bir canlıyım!
Kalemlerden müstehcen duygular kaptım!
Cezam cehennem ateşlerinde yanıp kavrulmak olmalı.
Bu azaba zor dayanırım.
Kadere bak heyhat!
3 kuruşluk kalem demeyeceksin.
Yazıp, sürüp, bakıp kenara bırakıp geçmeyeceksin.
Onu eline alan, bakan, yazan, tüketen kimmiş neymiş fikri niyeti nasılmış...
İnce eleyip sık düşüneceksin.
Kişi kendinden bilir işi
veya
Fikri neyse zikri odur
Derler ya öyle bi şi...
Kalem tahrik ediyorsa eğer beni...
Ay pardon bir kaleme bakıp müstehcen olduğunu düşünüp tahrik olabiliyorsam ben eğer;
Beni sansürleyin.
Kırmayın kalemlerimi.
Yonca
“tahrikât”
“Bu ne ya?” diyene açıklamalı dip not: Meğer RTÜK M.U.C.K dizisine dans kıyafetleri müstehcen ve tahrik edici diye ceza kesmiş...
O sebeple alındı kaleme.
Paylaş