Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Rakı ve kadın

Hayatta yazmayı en sevdiğim şey rakı. Rakı ve kadın ilişkisi hatta.

Rakıyı erkeklere yakıştırıp erkek içkisi gibi algılayan ve sananlara inat, ben rakıyı en çok kadına yakıştırırım. En güzel kadın içer rakıyı. İddia ederim. İçerim.
Çok da ilginç, sene başında “Rakı, balık ve kadın” diye bir yazı yazınca Mey İçki çalışanlarından gelen bir yorum sayesinde öğrendim ki, mesela onların şirkette rakı-votka pazarlama direktörü, rakı pazarlama müdürü, rakı kategori geliştirme müdürü, asistanı, ürün müdürü ve onun asistanı hepsi kadınmış. Hatta hatta rakı tadımcılarının başı da kadınmış.
O kadar hoşuma gitti ki bu bilgi! Rakı ve kadın uyumunda haklıymışım demek ki.
Neyse, nereden nereye... Cuma günü internette bakınırken tesadüfen yakaladım ki 3-10 Aralık arası Dünya Rakı Haftası’ymış!
Balığı bol, mevsimi soğuk, geceleri uzun ve harflerinden rakı yazılabilen yegane ay olan Aralık ayında kutlanan Dünya Rakı Haftası, toplamda altı, Yeni Rakı sponsorluğunda ise üç yıldır kutlanıyormuş ve benim bundan haberim daha şimdi oldu. Haberim olur olmaz da hemen kendime bi güzel rakı meze hazırladım. Bi başıma, öylesine. Oh değmeyin keyfime.
Eğer bu muhabbete ortak olmak istiyorsanız hemen www.dunyarakihaftasi.com adresine bir gidin, katılımcı restoranlar ve bir sürü başka rakısal etkinlik için bilgi edinip rezervasyon yapın. Bu akşam Galata Köprüsü ve Karaköy rıhtımda havada rakı var. Demedi demeyin.
Bi duble de benim için için.
Şerefe!
Yonca
“Karı”: Harflerinden “Rakı” yazılan kadın anlamında...

Babanı görememek

Benim babam 1994’te vefat etti.
Şu hale bakın, öldü diyemiyorum hâlâ. Hâlâ! 1994’ten bu yana.
Babamı görememek, yanımda olamaması ve bir sürü başka şey ve his, fena.
Bunca yıldır bitmek bilmeyen ama zaman sayesinde beraber yaşayabilir hale gelebildiğim bir acı bu; babamın kaybı.
Yokluk, elden bir şey gelmez hissi, insanı acısına arkadaş yapıyor. Kin, hırs, sinir, isyan kalmıyor içinde.
Acınla ve yoklukla arkadaş oluyorsun bir nebze.
Mustafa Balbay bir baba.
Hayatta. Çok şükür. Allah sağlık ve uzun ömür versin. Versin ki çocukları ve eşinden çalınan zamanı en kısa zamanda yerine koyup dolu dolu yaşasın. Yaşayabilsin.
İki çocuğu var.
Şu anda kızı beşinci sınıfta, oğlu 4 yaşında.
Mustafa Balbay tam 1000+5 gündür; karısına, kızına, oğluna hayattayken hasret kalmaya mahkum. Bu işte, dayanılamaz bir şey.
Ne için? Suçu ne?
Bir kız, bir erkek çocuk, babalarının hayatta olduğunu bilip de sarılmaktan mahrum edilebiliyorsa, hayattayken ona dokunabilecekken beraber büyüyebilecekken uzak kılınıyorsa, siz o kız ve o erkek çocuğuna nasıl sakin ve inançlı, önyargısız olmalarını beklersiniz?
Yonca
“babasının kızı”
Yazarın Tüm Yazıları