Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Planlı programlı hayat öyle mi!

Her şey incecik bir çizgiye bağlı şu hayatta.

Haberin Devamı

İnnncecik.

Ay evet biliyorum herkes biliyor bunu.

Ama yine de yazacağım işte.

Sen bir sürü plan yaparken hayatla ilgili, o da seninle ilgili planlar yapıyor.

Amacı da hep seni şaşırtmak!

Seni ters köşeye yatırmak.

Çok iyi bildiğin her şeyi, aslında hiç de bilmediğini yüzüne vurmak.

“Sıkıyorsa bunu çöz ve başet bakalım!” diyor sana en beklemediğin anda.

İşte burası önemli.

Tam da o planladığın her şey elinde patladığı andaki o yeni duruma gösterebildiğin uyum önemli. Uyum sağlayabiliyor musun yoksa duvara mı tosluyorsun?

Yeni planlar yapıp devam edebiliyor musun?

Davranış şeklin ne peki?

Umursamaz, kaçak, gerçekçi?

Pazartesi günü çok güzel başladı her şey.

Koştum bitti. İstanbul’a gideceğim. Uçağımı bekliyorum otelde, arkadaşlarımla, gayet neşeliyim hani. Annemden bir telefon geldi.

Haberin Devamı

İlk cümlede daha her şey değişti.

Bütün planlar o an altüst oldu.

Duvara tosladım birden bire. Ölümüne korktum.

Bir takım sorunlar vardı, annem ertesi gün anjiyo olacaktı ve benim için hayat o an durmuştu.

Annem, gözümün nuru.

Bilemiyorum onun için nasıl bir sıfat kullanacağımı.

Gözümün nuru çıkıyor ağzımdan hep.

Annem işte.

Topladım kendimi bir şekilde. Acele.

Zaman, kaybetme zamanı değildi.

İstanbul uçağımı iptal ettim.

Kendimi Ankara’ya zor attım.

Ama tabii annem asla gelme dediği için, ona geldiğimi söyleyemedim.

Kapıda sürpriz bittim.

Azarı da işittim.

Neden toplantıları iptal ettim, neden düzenimi bozdum, neden gereksiz tantana yaptım, neden aileye haber saldım vesaire vesaire...

Pek kızdı bana işte.

Sevmez annem böyle şeyleri.

Hayatı boyunca her şeyi sessiz sedasız kendisi halledivermiştir. Bununla övünür de.

İyi de...

Eşek miyim be anne!

Bir evlat yetiştireceksin, hele de sen ve arandaki mesafe tam da o an ulaşılabilir olmuşken, yanında olmayacak öyle mi?

Olmaz be.

Biz böyle görmedik senden.

Aile işte burada başlıyor.

Annem bize yılmadan ailenin önemini anlattı. Aile birliğinin öneminden dem vurdu.

Asla küslük olmasın, herkes birbirini kollasın, sahip çıksın, saygı her daim olsun.

Kanun gibi içimize işledi.

Nitekim...

Haberin Devamı

Ben Ankara’ya geldiğimde, ailemin bütün kırmızı rujlu kadınları, her şeyi hazırlamış, çoktan yanımızdaydı.

En küçüğünden en büyüğüne, kuzenler de yanımızdaydı.

Telefon susmadı.

Arkadaşlarımız da bizi yalnız bırakmadı.

Annemi dudağında kırmızı rujuyla yanımdan aldıklarında, sanırım ömrümden 10 yıl gitti.

1 saat boyunca aynı noktaya baktım. Hiç gülemedim bir şeye.

Bir şey düşünemedim de.

Sanki dondum.

Beklemek, annemin geri gelişini beklemek yani, bana çok zor geldi.

O benim için kıymetli.

Annem anjiyosunu oldu.

Alem kadın, hastane ekibini kendine hayran etti.

Ben de çocuğum hâlâ sanki...

Büyüyemedim gitti!

Annem bizim için kıymetli... Ailemizin direği.

Annem gülümseyerek geri geldiğinde, şükrettim.

Haberin Devamı

Planlar kaldığı yerden devam ediyor şimdi. Nasıl olsa devam ediyor illa.

Hayat o ince çizgiyi hatırlattı gitti.

Bu hayat çok kıymetli.

En iyi şekilde yaşamak, şükretmek, ailemizin kıymetini bilmek hepimizin ev ödevi.

Benim güzel-anlayışlı-her daim mantıklı düşünür annem...

Çok şükür iyi.

Yonca

“ana kuzusu”

Yazarın Tüm Yazıları