Paylaş
Başlık bu.
Ben size dün başıma gelenleri özet geçeyim...
Siz de,
Bu başlık bana uyar mı uymaz mı karar verin.
***
Gün: Dün
Konu: Muhtelif
Olay: Çok
Saat: Her saat
Kıyafet: İş kiyafeti... İdi...
Yer: Benim olduğum her yer
Sorun: Ben
Başrol: Ben
Yedek oyuncu: Perişan
...
Sabah gözümü, oğlumuzun “Spor Abak” krizi ile açtım. (okul “ayakkabısı” yerine spor ayakkabısı giyme takıntısı var da!)
Neyse hiç önemli değil. Biz anneler neler görüyoruz, bu bize sökmez.
Onu krizden çıkardık, kızımın su şişesi krizine daldık.
Su şişesi kaybolmuş. Dünyanın sonu gelmiş. Ağla ağla ağla çocuk şişti, “Ağlama kızım ağlama!” demekten biz şiştik.
Yine neyse.
Derken bu da bitti; ama okul servisini kaçırdık.
Acelem var ya... Taaa okula kadar gitmek zorunda kaldım.
Çocukları derse yetiştirip bunu da atlattım.
Ohhh! Rahatladım.
Sandım.
Geldim ofise.
Nasıl da yoğun bir hafta anlatamam size.
Aylık raporlar bekliyor. Hepsi analiz edilip, teker teker zamanında yollanacak diye göbeğim çatlıyor. Bu arada ha bire müşteri arıyor... Anlatıyooor da anlatıyor.
Üstelik eşimin yaşgünü, kafamda 40 bin tilki cirit atıyor.
Para suyunu çekti demiştim ya bir kaç yazı önce... Durum vahim. Çözümse malesef önümüzdeki 100 yıl ufukta görünmüyor.
Olsun, çok şükür. Yonca sağlıktan başka bir şey istemiyor.
Yine yine neyse.
***
(Hala kısa cümle kuramıyorum sinir oluyorum kendime!
Kısa kes Yonca ve gel hele sadede!
Nerdeee...)
***
Arkadaşlarımızla plan kurduk.
Ben eşimi ve çocuklarımı alıp bizi oyalayacağım, onlar bize gidip saklanacak. Biz gelince herkes yerinden fırlayacak.
İyi.
De...
Gündüz çaktırmadan gidip pasta almak lazım.
Peki o iş nasıl olacak?
Tabi ki Yonca topuklularla cekete aldırmayıp depar atacak.
Atar.
Attı.
Pastaneyi aradı, pastayı ayarladı.
Uçarak pastaneye gitmek için arabaya atladı.
Atladı ama...
Otopark kartını ofiste unutup çıkış kapısını zorlayınca, otopark alarmı ötmeye başladı.
Yonca kilit altında kaldı mı!
Kaldı.
İşte Yonca şimdi yandı!
Gelen ve İngilizcesi “Madam stop no go!” dan başka tek kelime olmayan Sayın Görevli’ ye yalvardı.
Ama nafile.
Görevli adam inattı!
Binbir uğraş sonucu ofistekilere ulaşıp Yonca kendini bir şekilde kurtardı.
Aslında kurtarıldı.
Ne o?
Sözde Yonca hızlıca pasta alıp dönecekti, olmadı. Alarmı daaa, mahsur kaldığını daaa duymayan kalmadı.
Olsun, Yonca yine yılmadı. Azimli bir kadındı.
Bu olayı da aştı ve soluğu pastanede aldı.
Artık kan ter içinde ve fakat mutlu bir kadındı.
Hedefe az kalmıştı.
Pastayı kucakladı.
Sırıtık bir kadın olduğunu daha önce yazılı beyan ettiği üzere, ağzı kulaklarında kapıya doğru yaklaştı.
Camlar, dışarıdan içerisinin görünmesine izin vermeyen, aynalı camlardı.
Mıştı...
Yonca anlamamıştı.
Yonca’ nın hakikaten acelesi vardı.
Aklı da beş karış havadaydı.
Yonca, aynı anda karşıdan gelmekte olan Nazik Bey’ in telefonda kulaklıkla konuştuğunu da anlamadığı için, Bey’ in kendisine kapıyı açmak için sırıttığını sanarak durdu.
Adam da sırıtıyordu ve kapıya doğru geliyordu.
Adam geldi geldi geldiii...
Ve kapıyı açtığı gibi pastaya cumburlop dalıverdi! Adam korkudan neredeyse ölecekti!
Çok şükür ölmedi.
Yonca, pasta ile yapışık ikiz konumunda yere yumuşak inişe geçti.
Yere indi.
Yonca;
Bir “Lorel & Hardy” tutkunu olarak büyüdüğü için, toslaşan insan manzarasına hep çok gülerdi.
Ondan, yine tutmadı kendini.
Kahkahayı koyverdi.
***
Adam şokta, pastane şokta.
Yonca kızımız gülmekle meşgul o anda!
Pasta deseniz olmuş vıcık vıcık ve paramparça.
Topuklular krema, ceketim çukulata.
Kalktım bir güzel ayağa.
“Hiiiç önemli değil!” dedim kendini perişan eden adamcağıza.
Pastaneciler halime acıdılar ya da hemen gideyim diye verdiler elime yeni bir pasta. Teşekkür ettim gitmeye hazırlandım, bu sefer kapıyı onlar açtı bana J.
Eve gidip üstümü başımı değişip işe geldim, olan oldu nasıl olsa.
***
İşte de bir dolu aksilik yaşadım sonra.
Ama sahneyi tam da burada kesmeliyim.
Çünküüü,
Beni anlatan esas fotoğraf aşağıda.
Yonca
“Pişik”
Paylaş