Paylaş
Turistim sadece kısa süreliğine, gözlemliyorum.
Korku da var içimde; ama yine de:
“Saçmalama Yonca! Sanki hiç mi seyahat etmedin kendi başına, elbet yolunu bulursun...” diyerek kendimi teselli ediyorum.
Elimde ne bir harita var, ne de nereye gitmem gerektiğine dair tam bir fikrim.
Aceleden pusetimizi unutmuşuz tren garında, onu aldım ve otele dönme derdindeyim.
Ottowa’ dayım, Kanada’ da.
Otobüse binerken çekinerek sordum: “Gideceğim otel şu, bu otobüs oraya gidiyor mu?” diye.
Şoför: “Evet, siz binin biz yardımcı oluruz.” dedi. Ben de geçtim oturdum.
Nasıl bir tedirginlik var üzerimde, anlatamam. Yabancısı olduğu yerde insanı garip bir huzursuzluk sarıyor nedense.
Otobüs adamlarla dolu.
Bin tane senaryo yazıyorum kendimce, her biri de korku filmi nedense!
Saçma şeyler düşünmemeye çalışırken, arkadan bir adam gelip yanıma oturdu ve başladı bana her geçtiğimiz durağı ve caddeyi anlatmaya.
Haydaaa!
Sanki kırk yıllık dostuz.
Şehirde görmeye değer ne var ne yok anlatıyor da anlatıyor. Adam resmen rehber kesildi başıma, neşe içinde şakıyor.
Ben...
Ben, bir türlü anlam veremiyorum, o kadar samimi davranıyor ve öyle terbiyeli ki:
“Adam kesin sapık!” diyorum,
“Bana sarkıyor...” diyorum,
“Ne işim var otobüste? Keşke taksiye binseydim!” diyorum,
“Nasıl kurtulacağım, oteli de söyledim, ya takip ederse eyvah!” diye kendime sinir oluyorum.
Korkuyorum!
Ama aynı anda, kendimi de anlamaya çalışıyorum.
Neden bu kadar kaygılı olduğumu çözemiyorum.
“Paranoyak mı oldum acaba?” diye dertleniyorum.
Derken derken,
Bir bakıyorum ki şoför, karşıdaki yolcu ve bu yanımdaki adam; 3 kişi seferber olmuşlar, ha babam şehri anlatıyorlar.
Bana sarkmıyorlar!
Sadece iyi yürekli normal insanlar olarak yardımcı olmaya çabalıyorlar.
O kadar.
Sırf iyiliğine.
Karşılık bekledikleri de yok.
Sapık mapık da değiller.
Çok utanıyorum.
“Ne hale gelmişim, şuna bak!” diyorum.
Her gördüğüm adamı sapık, her iyi niyeti de çıkar meselesi sanıyorum...
Ölüm korkusu, taciz korkusu, dolandırılma korkusu yüzünden; korku ve şüphe içinde yaşayan, huzursuz, panik atak ve paranoyak insanlar olup çıkmışız, fark ediyorum.
Saf iyiliğe ve çıkarsız cömertliğe hasret kalmışız meğer,
Üzülüyorum.
Sonra evime dönüp halimize bakıyorum.
İyi olmak anormal, kötü olmak caiz olmuş... hayret içinde kalıyorum.
Konuşarak anlaşmak bitmiş, dövüşerek savaşmak moda olmuş, dehşetle izliyorum.
Bir millete örnek olması gerekenler
Sadece pişkin olmuşlar...
Utanıyorum.
Yonca
“Has(r)et”
Paylaş