Paylaş
Neye mi?
Olayları algılayış yaşayış ve paylaşım şeklimize.
"Amma doyumsuzuz!" diyorum çoğu zaman.
En büyük acılar yetmiyor, en büyük mutluluk ve başarılar da yetmiyor bize!
Kimi zaman da "yuh" çekiyorum sürekli duygu sömürüsü ile beslenmemize.
Bu hep böyle miydi, yani genetik ve kültürel mi, yoksa basın, eğitim ve iğrenç politikalar mı bizi bu hale getirdi emin değilim.
Neden sosyologlar bizi tahlil etmiyor bilmiyorum; ama mercek altına alınması gereken bir toplumuz onu biliyorum.
Ve bizden çok sıkılıyorum!
Hiç işimiz meşgalemiz yokmuşcasına bir sürü işi olan çalışan çabalayana ne çok "daha da yap yetmez bana" baskımız var inanamıyorum.
Hadsiziz hadsiz.
Dünya çapında sporcu oluyorsun, müthiş başarıya imza atıyorsun, ilk oluyorsun, tarihe geçiyorsun ama yoook! Yetmez senin profesyonel başarın!
Güzel de olman lazım, en seksi de olman lazım. En topuklu halinle pozlar da vermen lazım.
Daha daha bi şeyler lazım bize.
Yani zaten yaptığın yeterince olağanüstü değilmiş gibi bir de bu şeylerden de sınavı geçmen daha daha sansasyonel olman lazım.
Oysa seni sen yapan, ayaklarda alkışlatacak olan her neysen nasılsan öyle olman ve kalman...
Bir başka tahammül edemediğim haber cinsi ise "ah vah tüh tüh" şeklinde sırf insani duyguları sömürerek prim yapmak için yapılan ve yaptırılan haberler.
Yaptırılan diyorum çünkü kimi insan ancak kendini acındırarak bir şey elde edebileceğini biliyor. Kimi insan dedim bakın.
Acıyarak, duygu sömürüsü yaparak bir yere gelmek ve getirmek de bu topraklara bu kültüre has bir olgu.
Eğer sırf acıdığın için halden anlayacak ve ancak o zaman anlatacaksan hiç olmasın öylesi daha iyi diyorum.
Engellilere acıdığın için değil, hakları olan hakları zaten olması gerektiği için bir şey yap istiyorum. Veya ihtiyacı olan birine ihtiyacı acındırarak sağlansın gibi şeylere tahammül edemiyorum hiçbir şekilde.
Sporcuya desteği sadece madalya aldığında değil, madalya yolunda yıllarca çalıştığı için de verelim istiyorum.
Seksi ve güzelmiş ve şok şok şok bi de şöyle şöyleymiş diye değil.
Bakın size ekteki bu fotoğraf...
Dün facebook'ta gördüm Instagram'da paylaştım.
Hikayesi nedir bu çocuğun ve elini tutan adamın hiç bilmiyorum.
Zaten hikayesi değil de, hayatta hiçbir şeyi bahane etmeden, kendini bir kurban ve acınacak halde görmeden, veya o çocuğu bir kurban ve acınılası engelli gibi hissettirmeden, hayata devam edişin, o elele azimle her koşulda gidişin ifadesi benim için yeterli.
Bana bu fotoğraftaki hayata elele kitleniş her şeyi anlatmaya yetti.
Yetinmeyi, doyumu, azmi ve bahanesizliği,
Etiketlere takılmadan başarı ve mutluluğu kutlayıp paylaşabilmeyi,
Koşulsuzca takdir ediyorum.
Darısı herkesin başına...
Yonca
"BahaneSİZsiniz"
Paylaş