Paylaş
Madonna, hayran olduğum ve hayran olduğum için de başıma çok iş açmış bir kadın.
Hayatım Madonna yüzünden babamdan: “Kızım sen kendini Madonna sanıyorsun ama burası Türkiye, sen de Madonna değilsin!” azarları işiterek geçti.
Babam bana;
Neden Madonna’nın Madonna olabildiğini,
Neden Madonna’nın ancak Amerika’da Madonna olabildiğini,
Neden Türkiye’de insanın Madonna olamayacağını,
Ve dolayısıyla benim de neden Madonnalığa özenmemem gerektiğini anlattı durdu.
Hayatım Madonna’ya özenmenin ne fena sonuçları olabileceğine dair derin sosyo-trajik -ve ne acıklıdır ki içinde gerçekler de barındıran-nutuklar dinleyerek geçti yani.
Babam bana; Türkiye gerçeğinin Ankara’da yaşadığımız Çankaya’dan ibaret değil de,Ulus’dan ötesi olduğunu anlatmaya çabaladığında, yıllardan Like a Virgin idi.
Babam ve Madonna söylemleri içimi bayardı.
“MaterialGirl”’ledans etmek için kendimden geçtiğimde babamın plak takılmayabaşlardı.Ben de 3 cümle sonra kafamda çalmaya başlayan “Live totell”’i dinlemeyi, babamı dinlemeye tercih ederdim. Boş bakan ve içinden “La Isla Bonita” notaları geçen gözlerimle babacığımı sinir ederdim.
Pazar gecesi bu anılarla gittim Madonna’nın Abu Dabi’deki ilk konserine.
Kızıma Madonna’yı izletmek ve evet, Madonna gibi olunabileceğini göstermek;
Oğluma da, Madonna gibi olunabildiğini, olunca da o kadına saygı göstermek, onu kabul etmek ve alkışlamak gerektiğini anlatmayı istiyordum.
Yaptım da!
***
Abu Dabi Yas Island konser arenalarında içki serbest.Dubai’de de böyle bu.
Konser söylenen saatten daha geç başlayınca, sıcak, susuzluk ve sıkılmayla orantılı olarak haliyle fazla içki tüketildi.
Bu detayın Abu Dabi ve BAE açısından bir haber niteliği olduğunu düşünürdüm de, Türkiye’deki konserde içki olacak-olmayacak tartışmasına kıyasla bir haber olacağını hayatta aklıma getirmezdim!
ArtıkBirleşik Arap Emirlikleri kadar bile “açık” mı değiliz, yoksa BAE’dekiler içmeyi bizden daha mı iyi biliyorlar bilemedim.
Nemli ortamda içen insan, kuru ortamdan daha çabuk sarhoş oluyor. 12 yıldır yaşadığım BAE’de konser alanında saçsaça başbaşa kavga eden kadınlar gördüm ilk defa.
İlginçti.
Pek tabi hemen erkekler geldiler ve kadınları ayırdılar.
Kadınlar sallana sallana gidip yerlerine kuzu kuzuoturdular.
Konser söylenenden çok geç başladı.
Yuhalayanlar oldu.
Ama müzik ve o muazzam kilise sahnesi başlayınca millet büyülendi.
Dili tutuldu. Kal geldi.
Evet en güzeli bu tanım: KAL GELDİ!
****
Madonna konseri dünyanın her yerinde bu haliyle seyredilir belki de, Birleşik Arap Emirlikleri’ndekinde;
Kilise sahnesi açılışı ile başlayıp mastürbasyon sahneleri ile devam edip, muhtelif sahnelerde Haçların sahneye doğup dikildiğişekliyle zor seyredilir.
Dİ!
Gelin görün ki gayet sansürsüz seyredildi. Ağzım açık kaldı.
Hele son sahnede“Like a Prayer”ın Rahiplerle dolu koreografisi onbinlerce izleyici tarafından çığlıklar atılarak alkışlandıysa...
Bir durun ve düşünün isterim.
Memleketteki über Orta Çağ ve saçma tartışmaları gördükçe, güzelim Madonna Konseri acaba “Haçlı Seferleri” filan gibi mi algılanacak diye düşünceler aldı beni...
Ha şimdi Madonna’dan geleyim kürtaja.
Madonna, bu dünyaya kadın bedeni ve cinselliğinin özgürlüğünün simgesi olarak kazınmış bir abidedir.
Madonna, dinlerin kadın üzerinde kurmaya çalıştığı baskıyı, sömürgeliği, köleliği anlayıp da isyan bayrağını açtığında, henüz olgunluk döneminde bile değildi.
Madonna, kadın bedenini esaretten kurtarmak, ahlakın kadının iki bacağı arasında değil de, erkeklerin beyninde olduğunu anlatmak için at gözlükleriyle yaşayanların nefret oklarını göğüslemeyi de pek güzel bildi.
Herkesi duydu, ama dinlemedi.
Bildiğini okumaya devam etti.
Helal olsun!
Çocuktum, “Like a prayer” videoklibi Vatikan’ı rahatsız etmişti.
Yarı çıplak dansları, seksiliği, bedenini korkusuzca sergileyerek yaptığı eşi benzeri görülmemiş dans koreografilerinin üzerine din ve cinsellik sularını aynı kovaya dökerekortamı arı kovanına çomak sokmaktan beter etti.
E fena da olmamış ki, Like a prayer’ı dincisi-dinsizi eller havaya hala dinliyor hani!
Sonra bu kadın bedenini geliştirmek, onu iyiden iyiye “esnetmek” (evet mecazi de anlayın esnetmeyi lütfen)için kendinispora adadı.
Kadının bedeni esnekliğe kavuştukça, güçlenip kaslandıkça, şaşırtıcılığı, yenilmezliği, kendini yenileyebilirliği arttıkça seyircisi de, hayranı da arttı.
AZALMADI!
Yaşlanması ve köşe yastığı olması beklenen Madonna gençleşti, özgürleşti.
Üretmeye; azimle, disiplinle, profesyonelce, ciddiyetle çalışmaya devam etti.
Madonna Konseri’ ne:
Bedenini inanılmaz bir ustalıkla özgürce, bilinçli şekilde cesurca kullanabilen
Dans ederken yaptığı hareketlerle insana dilini uçuklatabilen
İnsanı her açıdan büyüleyebilen böylesi bir dişi gücü izlemeye, üzerinde düşünmeye gidin.
Bedeni üzerinde kendi söz hakkından başka hiçbir hakka boyun eğmemiş 50 yaşında bir kadındanilham almaya gidin.
Başkaldırının tarihini yazmış bu kadını alkışlayın.
Türkiye’deki kürtaj tartışması, kadının sahip olduğu BU gücü bilip de hazmedeyenve sindirmek isteyen korkak erkeklerin acizliğinin tartışmasıdır.
Beni bundan daha da çok üzen ve endişelendiren;hemcinslerininbedensel özgürlüğünün ve seçme hakkının elinden alınmasına dini ve bilimi alet ederek izin vermeye kalkabilen,
“Koruma-korunma-eğitim” hakkından bahsedecekcesaret ve adaletini kaybetmiş,
Problemin kaynağına inmek yerine, haksızcasonuca katlanma yolunu dayatmayı kendinde hak görensöz sahibi doğurgandaşlarımızıntutumlarıdır.
Merak ettiğim şudur:
Bu vatandaşlar...
Kadınların kanun eliyle şiddetle mağdur edildikleri,
Taciz ve tecavüzle hamile kaldırıldıktan sonra bir de üzerine zorla doğurma işkencesiyle sınava tabi tutuldukları,
Töreye kına yakıldıkları,
Çocuk yaşta zorla evlendirilerek bekaretseviciliğe kurban edildikleriANAvatanımızda,
Kadınlara hakları teslim edilecekken tam tersine hakları tek tekellerinden alınırken işlenen bu yukarıda saydıklarıma şahitlik edip sessiz kalanlar,
Bir cenin kadar masum,
Bir cani kadar da cesur günahkar mıdırlar?
Geçmiş olsun.
Yonca
“Kral Çıplak”
Paylaş