Paylaş
Malum, dün Avrasya Koşusu’na katıldım. 8km koştum... mu acaba? Yoksa süründüm müüü, yürüdüm müüü, emekleyerek mi bitirdiiim, ne ettim bilmiyorum ki hiçbir şekilde.
Bu yazıyı yazarken daha koşmaya başlamadım ki ayol! Yazı pazar günü giriyor ya baskıya, e ben de koşuyor olacağım o sırada, siz okuyorsunuz şimdi, yani pazartesi, ama ben yazımı yazıp yolladımdı cumartesi. Ne karışık işmiş ertesi gün yaptığın şeyin bilgisini önceki günden haber vermesi! Hayat ne büyük bir zamansal karmaşa. Tutturamadım gitti.
Geçen sene 10km koşmayı başarmıştım, ama o düz yoldu. Bu maşallah bayağı inişli çıkışlı, bol rampalı bir parkur ve başlıyorsun bir kıtada, bitiriyorsun ta başka kıtada.
Vay be! Adı üzerinde Avrasya Koşusu, Avrasya! Var mı bundan daha afili bir koşu parkuru sizce! Yok ve o-la-maz! Bu ıstanbul insanı nasıl büyülemez, nasıl sizler de kalkıp koşmazsınız her sene, mesela buna çok üzülüyorum içten içe! Millet ta nerelerden geliyor katılmak için, Boğaz Köprüsü’nü geçmek için.
Göbeğim çatladı etrafımdakilere yalvarmaktan, bir tek en yakın arkadaşımı ikna edebildim benimle gelmeye. Hem zaten illa da koşmanız gerekmiyor ki, halk koşusu tam da bunun için, icabında yürürsünüz. Ben de “Amaaan olmadı yürürüm, amaç bu olayı yaşamak diye” çıkıyorum yola.
Benim gördüğüm bir diğer maraton, Dubai Maratonu mesela ve orada millet çocuklarını pusete atıp aynen katılıyor, ister yürüyerek ister koşarak, maailece.
Nasıl da güzel bir eğlence ve tecrübe anlatamam size. Kalabalığın gazıyla insan hiç koşamayacakken koşuyor. Neyse, elimden gelenin en iyisini yapacağım.
10km’yi 79 dakikada koşmuştum (Dalga geçmeyin hiç öyle ciddi hazırlanan biri değilim maalesef.
Ya Allah bismillah koşuyorum, tam Türk usulü işte). Amacım bu sefer 8km’yi daha iyi bir şekilde bitirmek. Köprüyü geçerken Levent Yüksel’den ıstanbul’u dinlemek ve avaz avaz söylemek.
Hem üstelik bu sefer boşu boşuna koşmuyorum. Kafamdaki dünyanın en parlak, simli ve pembe peruğu ile Pembe Güç Derneği üyeleri ile birlikte meme kanserine kafa tutmak için koşuyorum.
Her 10 kadından ikisi meme kanseri riski taşıyor, haberiniz var mı? Biraz bilinçlensek ah birazcık!
Erken teşhis nasıl da önemli çünkü, hayat kurtarıyor hayat! Ve eğer bilinçlenmemiz için minicik bir katkım olmuş olacaksa, inanılmaz mutlu olacağım.
Hatta mutluyum şu anda.
Ha bu arada “Yonca koştu muuu, ne oldu? Koşu nasıl başladı nasıl bitti?” sorularının cevabını merak edenler, şu anda www.hurriyet.com.tr’ye gelebilirler. Olayı oraya an be an anlattım. Canlı yayındayım!
Ve ayıptır söylemesi, şu anda çok heyecanlıyım, ben kaçtım.
Yonca
“canlı canlı”
Erkekler de meme kontrolü yapabilir
Biz kadınlar aslında bu meme kanseri konusunda çok da bilinçsiz değiliz. Maalesef hele son zamanlarda öyle çok yakınımıza dadandı ki lanet olası şey, ister istemez incik cincik öğrenmek zorunda kalıyoruz. Benim etrafımda neredeyse gün aşırı kendini kontrol etmeyen arkadaşım yok. Zamanı gelince mamogram çektirilmesi gerektiğini de hatırlatıyoruz birbirimize.
Ama aslında bu konuda sadece kadınların bilinçli olması yetmez ki, erkekler de bilinçlenmeli. Nitekim hani yine olup da olmadığını varsaymak istediğimiz gerçeklerden biri olarak, bir kadının memelerine erkek eli de değiyor. Ne var ki bunda, ne belli, belki de kitleyi erkek kadından önce fark edecek, ama bu konuda hiçbir fikri yok ki! Farkındalık olmadığı için, dank etmiyor. Hani konu cıs ya, sinir oluyorum, neden biz böyle önemli şeyler hakkında bile konuşmayız. Hem bunda utanılacak ne var ki!
Hadi siz bunu bırakın da buradan yakın; Muş’ta geçenlerde düzenlenen Hasta Okulu Programı’nda anlatılan bir vaka beni kahretti. 20 yaşında genç kız, henüz evlenmemiş ve bakire diye, göğsündeki kitleyi fark ediyor ama erkek doktor memelerine bakacak, elleyecek diye muayene ettiremiyor. Zaten ailesi de bunu uygun bulmuyor iyi mi, sanki doktor kızın memelerini elleyince kız evde kalacak, yuh ki ne yuh!
Sonuç ne dersiniz peki? Kanser yürümüş gitmiş. Kızcağız evde kalmadı, sadece hayatı kaydı. Yakın şimdi kınayı! Yaaaa sabır! Yaaa sabır!
Kadınlar ve erkekler, erkekler ve kadınlar, hele bi kendinize geliniz.
Söz konusu sağlık olunca, domateslerle patatesleri birbirine karıştırıvermeseniz, pek iyi edersiniz!
Yonca
“memeli”
Paylaş