Paylaş
Sevmiyorum.
Yani sadece öğretmen ve anne görüştürülen cinsleri.
Bence veli toplantısı dediğinde; öğretmen, aile, çocuk beraber konuşurlar olanı biteni.
Herkes her şeyi söyler.
Neyse ne. Açık ve net şekilde.
***
Evet, mevsimlerden yaz.
Şu anda okullar kapalı… ama olsun.
Bana kafa yeni geldi.
Ben okullardaki baĞzı, pardon birçok şeye “karşı” bi anne oldum.
Ödev seçtim çocuklarım için.
Bak bunu sakın unutmayın lütfen ;).
Kalitesiz ödevleri yaptırmadım size asla.
Sizleri köleleştiren, “hayır” diyemeyecek hale getiren, kendi sorumluluklarınızı kendinizin yerine getiremeyip de, sizin yerinize bizlerin çözmek zorunda kaldığı problemleri yaptırtmadım.
Hatta bu nedenden gittiğiniz eski okulda Müdürle papaz oldum.
Bana “bu sistemden bi tek siz şikayetçisiniz!” dediği gün, sizi o okuldan alıp başka okula verme kararı aldım.
Kararı da uyguladım.
Yeni gittiğiniz okullardaki sistemden deeee, ödev cinsinden de pek memnunum.
Nitekim sizi grup olarak değil, birey olarak değerlendirip sizlerin kendinize has meziyetlerine saygı gösteriyorlar.
Özgüveninizin tepesine tepesine vurmuyorlar.
Siz de rahatsınız, ben de...
Babanız da.
Veli toplantılarından nefret ediyorum, ama.
Hala.
Evet.
Çünkü öğretmenleriniz, bana sizin ne kadar mükemmel çocuklar olduğunuzu anlatırken, ben size layık ana-babalar olamadığımızı, size verebilecek daha milyonlarca güzel şey varken veremediğimizi, size yetemediğimizi düşünüyorum kendi iç dünyamda.
Öğretmenler sizlerin nerelerde zorlandığınızı anlatırken, ben nasıl da size gerektiği kadar yardımcı olamadığımı fark ediyor, anlıyor, mahcup oluyorum aslında. Onlar, sizin nasıl da inanılmaz sorumluluk sahibi çocuklar olduğunuzu anlatırken, ben, sizler bu kadar küçük yaşta sorumluluk nedir bildiğiniz için ağlamak istiyorum mesela! Bunca irili ufaklı sorumluluk size ağır geliyor mudur acaba? Yoruluyor musunuz gereğinden fazla bu küçücük yaşınızda? Nasıl bileceğim ben bunları mesela? Yaşaya yaşaya göreceğiz diyorlar ya, doğru galiba.
Bu da, anne babalığın en büyük bilinmeyeni ya...
Başlarım ben bu bilinmez tecrübe et yaşa anla durumuna!
Öğretmenleriniz bana; “sınavda ellerinden geleni yaptılar...” dediklerinde, kendimi paralamak istiyorum o dakika! Çünkü size hiç yardımcı olamamıştık biz o hafta. İhtiyacı olan bir sürü başka çocuğun, gencin eğitimine destek olmak için babanızla koşuyorduk ya Avrasya ya Runtalya’da...
Öğretmenler bana arkadaş ilişkilerinizin kuvvetli olduğunu, sosyal, neşeli, eğlenceli, saygılı çocuklar olduğunuzu anlatırken; ben sürekli gidip gelip sizden şikayet edecek kadar utanmaz bir kadın olduğumu da hatırladım bu arada.
Yüzüm kızardı inanın bana.
Özür dilerim çocuklar...
Anne babalar da çocuklaşıyor.
Ve ben, aramızdaki en küçük çocuğum galiba!
Bir düşündüm; ne çok şikayet etmişim önceki yazılarımda annelikten, yaramazlıklardan, hastalıklardan saçma ve sapanca! Şımarıklıktı yaptığım bir bakıma. Belki de işlerden, kendi sorumluluklarımdan yorgundum o zamanlarda; sabrım taşmış kabak size patlamış galiba...
Biz çok şanslı bir anne babayız. Bunun da farkındayız. Ama hayat, bize bunu yapmamızı salık verenler, hatırlatanlar olsa da kolayca şımarmayı da öğretiyor ve sanırım şikayet etmek insana garip bir kaçış ve rahatlama sağlıyor.
Sonra da, insan şikayet ederek rahatlamanın kölesi oluveriyor farkında olmadan. Ruhlarımız tembel ya ondan mutlaka.
O yüzden bu sefer, boğazımda kocaman ve mükemmel bir yumruyla oturup bunları yazmak istedim açıkça.
Benim düştüğüm hataya düşen anne babalar varsa, düşmesinler.
Sağlıklı, düşünceli, hassas, arkadaşları ile güzel geçinen, eğlenceli, yaşlarının çocuğu olan çocuklarımız var.
Çocuklar onlar...
Çocuk olma haklarını yaşamalılar.
Hayat başarısı ölçümüz alınan sınav sonuçları olmuş.
Sonavlarda “sıfır” hata, marifet olmuş... Ayol hata yapmadan doğru bulunan hayat mı olur oysa!
Çocuklarımızın mutluluk ve insanlık sınavındaki başarılarını göremez olmuşuz bir bakıma...
Biz sınıfta kalmışız da haberimiz yok hala!
Benim için hayattaki tek ve EN önemli şey sizin mutluluğunuz.
NOOOOKTA!
Sağlığınızın iyi olduğunu bilmek ise her şeyi tek geçer!
Sizinle gurur duyuyorum.
Sizi çok seviyorum.
Bunu bilin yeter.
Yonca
“Gururla”
Paylaş