Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Kendini takdir edip sevdin mi hiç?

Ben kendimden başka herkesi çok güzel takdir ederim.

Haberin Devamı

Yüreklendiririm.
Kendime gelince, notum hep kıttır. Bi liste yapıyorum, yapmış olmam ve yapabileceklerime dair, amanın! Hâlâ çok eksik var. Yine yetişememişim.
Yetişemiyorum ki hiç!
Daha çok çalış, daha az uyu Yonca!
Duyan da sanır ki horul horul uyuyorum filan.
Şu da var ama; başkalarının yaptıklarını takdir ederken gösterdiğim detaylı incelemeyi, kendi yaptıklarıma dair hiç yapmıyorum. Yaptıklarımı işten bile saymıyorum, zorluklarını görmüyorum.
Çok acımasızım kendime. Çıplak gerçek bu.
Oysa, başkasına hep “kendine haksızlık etme” diyorum.
Kendime bi de başkasına bakar gibi bakayım dedim.
Yonca kişisinin 2013’de hedefleri neymiş, neler yapmış diye oturdum döküm çıkarttım.
Dökümü alınca, kendime güzel bi çay demledim.
Bi süre boşluğa baktım.
Bön Bön.
Durdum. Durdum çünkü; bu bir yıllık bilanço kendime ne kadar kötü davrandığım gerçeğini tokat gibi yüzüme çarptı.
Sözde ben kendimle çok iyi arkadaşım diye övünürüm.
İnsanın iyi arkadaşı kendine bu eziyeti yapsa, bi daha görüşmez be!
Evli ve 2 çocuklu, yazan-koşan ben Yonca;
Muhtelif yarışlarda toplam 561km 585metre koşmuşum.
Ama olay bu değil.
Olay şu:
Bu kadar koşabilmek için, yaklaşık 2300km de antrenman koşusu yapmışım. Ayol neredeyse Türkiye’yi bi baştan bi başa koşup, bi de enlemesine koşmuşum.
Oysa biri bana 3 sene önce 1km koş dese, imkansız derdim!
Bu verdiğim kilometrelere bi de daha ne pilatesler, ne yüzmeler, ne jimler, ne bisikletler filan da dahil değil yani.
Siz benim sadece Pazartesi-Cuma Kelebek yazılarımı okuyorsunuz belki. Oysa ben hafta içi “hürriyet.com.tr” de de yazıyorum. Her ay Elele yazılarım var.
Çocuklar, ev, aile, arkadaşlar, seyahatler, kitap yazma yırtınmaları...
Haftada 6 gün olması gereken antrenmanlar...
Bi de diyorum bende saçma bi yorgunluk ve uyku hali var diye.
Gerçi bana tüm yorgunluklarımı unutturan da ne biliyor musunuz?
Çocuklar ve gençler!
Yani UMUT!
Bu sene koşarak 100binTL’yi aşan bağış toplamışım koşarak! TEGV Van Erciş Adım Adım Öğrenim Biriminin yapımı, açılışı ve işletmesi ile 9bin çocuğun eğitimine katkı sağlamada payım olmuş. 500’e yakın üniversite öğrencisinin sosyal sorumluluk projelerinde çalışabilmesi için TOG’a destek sağlamışım.
Hâlâ daha dövesim var ama kendimi yeterince çalışmadım diye!
Peki bunları niye mi yazıyorum şimdi?
Sapık bi megaloman değilim. Sakın sakın sakın kendimi övmek için filan gibi anlamayın bak geberirim kahrımdan. Yazıyorum çünkü; bi ben değil, çoğumuz kendimizi hor görüp paralıyoruz. Kendimizi takdir etmiyoruz.
Takdiri başkasından beklemeden önce, kendi kendimizi de takdir etsek ya arada. Böbürlenmekle kendini takdir etmek arasındaki o ince çizginin anlamını mı şaşırdık acaba?
Mütevazılıkla takdir ayrı, böbürlenmek ayrı yahu.
Hak edince kendini takdir etmek ve dinlenmek doğal bir ihtiyaç.
Bu yazıyı yazmamın nedeni budur işte.
Siz de kendi kişisel dökümünüzü koyun önünüze. Yaptıklarınızı küçük görmeden, “ay o sayılmaz...” filan diyerek geçiştirmeden.
Kimi için 1 kilo vermektir, kimisi için ektiği çiçeğin açmasıdır, kimisi için okulda aldığı bi nottur iyi yaptığını düşündüğü şey.
Herkes zaten ne yaptığını biliyordur da, bunu kendine söyleyip, “Aferin be bana!” demiyordur.
Bakın hepimize özgürlük diledim.
Aşk diledim.
Sevdiğiniz işi bulabilmeyi diledim. Dördüncü dileğim de budur: Kendinizi takdir edip sevmeniz.
2013’ü uğurlarken kendinize bi “Kutlama” çekin. Kendinizi severek devam edin hayata.
İnsanın kendini sevmesi, kendiyle eğlenebilmesi, kendinden zevk alabilmesi, kendini takdir edebilmeyi bilmesi başkalarının hakkını hakkıyla teslim edebilmesi açısından da önemli.
Ben bu sene kendime ilk defa bunu hak gördüm.
Siz de görün dilerim.
Budur 4. dileğim.
Yonca “takdirname”

Yazarın Tüm Yazıları