Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Kararsız kadının tekiyim!

Allah’ım ne olacak benim bu halim? Ne ne ne?

Bir insan bu kadar mı kararsız olabilir? Bu kadar mı verdiği ve veremediği kararlar için bile kırk bin kere karar değiştirebilir? Bu nasıl iştir, çaresi, ilacı, dermanı var mıdır? Yoktur. Belki de vardır... Ay bilmiyorum, karar veremiyorum!
Ha tabii benim bu kararsızlığım tamamen işime gelen gelmeyen konulara göre şekilleniyor. Yoksa benden kararlısı da yok, o da biline.
Ben aslında alınan tüm kararlar hep benim istediğim gibi olsun istiyorum. E bunun olmasının mantıken imkansız bir şey olduğunu bildiğim için de, hemen sapıtıp kararsızlık abidesine dönüşüyorum. Ne kadar kadınca bir durum değil mi?
İşkadını olmak veya olmamak söz konusu olunca mesela, benim karar mekanizmaları yerle bir oluyor. Geçtiğimiz ay utanmadan 17 gün ücretsiz izin alıp yıllık iznimi uzatıp 1 ay tatil yaptım ya Yalıkavak’ta, ayarım tamamen kaçtı.
Gerçi her sene oluyor bu bana. Koskoca ağustos ayını sürekli “Acaba ben çalışmalı mıyım, yoksa basıp istifamı evde oturup hayatımı böööyle çocuklarımla mı geçirmeliyim; hayat zaten boş, neden kendimi sürekli paralıyorum ki?” sorularıyla, “Olur mu hiç Yonca? Saçmalama. Sen bu kadar eğitimi, kariyeri onu-bunu-şunu evde oturmak için mi yaptın? Olmaz, bastır totonu otur kariyer basamaklarında!” tadında ikilem ve işkence dolu soru işaretleriyle geçirdim.
Hatta bu satırları yazarken yine aynı soruların içinde acilen kaybolabilirim. Ondan kısa kesebilmeliyim. Cııırt...
Kestim.
Kestim ama, burada kestim. Bu yazının ve kararsızlıklarımın devamını merak edenlere, ELELE dergisinin eylül sayısını almalarını tavsiye eder, büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden muccuk diye öperimmm.
Yonca
“benigidibeni”

Mustafa Çağan


Microsoft’ta çalışıyor. Eşi Füsun’la trekking ve kayak, kızı Melis’le her türlü sporu yapmayı çok seviyor.
Hayatı boyunca spora hep meraklı idi, ama hiç koşmayı denememişti. İş arkadaşı Gökben’in tanıttığı Adım Adım Oluşumu’na beğenisi sonucu, ilk defa bu sene mart ayında, hem de 50’sine merdiven dayamışken, Antalya’da düzenlenen Öger Runtalya Koşusu’nda koştu.
Koşmasını bir kenara bırakın ilk girişiminde 14 bin TL bağış topladı. Hiç de fena bir başlangıç sayılmazdı. Koşmak birden hayatında önemli bir yer aldı.
Şimdi yılda en az bin km koşuyor ve kendini çok daha sağlıklı hissediyor. Herkesi ailece spora davet ediyor.

Şikayet mevsimi

Sonbahar ve kış şikayet mevsimi ya ve ben de şikayet etmeyi seviyorum ya, ondan şikayet etme geleneğimi sürdürmeliyim illa...
Siz bu satırları okurken, ben kendimi zar zor ceket pantolon olayına sokmuş, içimdeki canavarı susturmuş, suratıma şirine ifadesini yapıştırmış, aklımda hayaller, gönlümde özlemler, önümde gıcık olduğumun alınması gereken okul kıyafetleri listesi ve çocuklardan önce kendimi adapte etmem gereken okula dönüş olayı var.
İş miş sorun değil de, şu çocukları sabah kaldırmak, giydirmek ve yedirmek üçlüsü var ya; ah işte budur beni fena yapan. Sürekli “Hayat bayram olsa” şarkısını dinlesem, iyi gelir mi sizce?
Yonca “kaytarıkçı”

Güne Merhaba

Geçtiğimiz pazartesi CNN Türk’te Özge Uzun’la Güne Merhaba programına konuk oldum. Özge sayesinde herkese nasıl koştuğumu ve koşarken nasıl bağış topladığımı anlattım.
Benim için inanılmaz bir fırsat oldu.
Peki mesela siz hâlâ www.adimadim.org sayfasına bakmadınız mı? Ya insan bir merak eder bu kız ne yapıyor, bu çılgın insanlar nasıl yürüyerek ve koşarak bunca çocuğa eğitim, bunca engelliye tekerlekli sandalye imkanı sağlıyor diye. Ha eğer “Ay şekerim yok ben hayatta koşamam!” diyorsanız, o da hiç sorun değil, yürüyerek bağış toplarsınız siz de.
Hele bir bakın, okuyun, varsa sorunuz sorun. Bahane filan anlatmayın bana. Bahane bulmak Türklere mahsus... Şu spor yapmaya gelince bahane üretme kabiliyetinizin bacağını kırın hele. İsteyen bal gibi spor yapar. Bak ne güzel veriyorum gazı size...
Yonca
“bahanesiz”
Yazarın Tüm Yazıları