Paylaş
Dubai’de adım başı Dubai Expo2020 reklamı var. Şehirde bazı duvarlara grafitiler yapıldı. Görünce gözlerime inanamadım.
Sahil yolunda 1 km boyunca yapılmış şahane grafiti, neden Dubai Expo2020’ye aday, onu anlatıyor.
Kafamızı nereye çevirsek Expo2020’ye dair bir şey görüyoruz.
Gazetelerde her gün haber var. Ama her gün. Televizyonlarda da haber var. Reklamlar gani gani.
Okullarda çocuklar, plajda insanlar, çölde develer konuşuyor Expo2020 hakkında.
Yerel halkın evlerinin kapılarında pankartlar, bayraklar, arabalarda etiketler, sokaklarda, AVM’lerde afişler.
Yani bilmem anlatabiliyor muyum Dubai kendini nasıl çılgınca bu olaya adamış durumda.
Gelelim İzmir’e...
Basit bir örnek; arkadaşlarıma soruyorum neler oluyor diye, kiminin haberi yok. Kiminin umurunda değil. Kimi bu tantanayı anlamsız buluyor. Şöyle ağız dolusu bir haber veren yok. Pek ilgilenmiyor gibiler.
Dahası, bir süre önce yine bu konuda bir yazı yazdım. Bir yazıda konu İzmir’in kızları veya Çeşme olduğunda ya da işte yazıda yanlışlıkla çiğdeme çekirdek dediğimde mail yağmuruna tutan İzmir’den çıt çıkmadı iyi mi!
Şoke oldum.
Dubai’de yaşayan yerli yabancı herkes Dubai’nin Expo2020 saplantısına dair bir bilgiye sahipken, memlekette yaşayan ne yerlinin ne yabancının İzmir’in Dubai’ye en büyük rakip olduğunu ve Dubai’nin İzmir’den çekindiğini bilmemesi beni düşündürdü.
İşte bunu gözlemledim diyecektim.
Dedim.
Yonca
“E hadi”
Cami ve ticarethane
Türkiye’de yaşayan yabancılarla ve turistlerle Türkiye gözlemlerini konuşmaya bayılıyorum.
Bayramda İstanbul’a giden bir arkadaşımın cami ve kiliseler arasındaki en büyük farka dair yaptığı tespit sayesinde derin düşüncelere daldım.
Camilerin dibinde benzin istasyonu, süpermarket, bakkal, AVM olmasına çok şaşırmış. Hatta bunu o kadar ilginç bulmuş ki, fotoğrafını bile çekmiş.
Hıristiyanların bir ibadethane dibindeki ticarethane olgusuna çok yabancı olduklarını söyledi.
Bir Hıristiyan’ı şaşırtan bu durumu bizlerin doğal bulmasını da şaşkınlıkla karşılıyor.
Tamamen kültürel bir farklılık olduğu kanısına varmış.
Kesinlikle yargılamıyor; ama bir Hıristiyan için alışık olmadıkları bir “manzara” olarak fotoğrafı çekilesi bir şey olarak görmüş.
Cami ve bakkal, cami ve benzinlik fotoğrafları vardı. Bakarken beni de düşündürttü.
Ben Ankara’da AVM üzerine inşa edilmiş kocaman bir camimiz olduğunu söylediğimde ağzı açık kaldı.
“Bir kilisenin yakınında herhangi bir ticarethane göremezsin. Benzinlik, bakkal gibi ticaret odaklı yerler ile ibadet edilen kutsal yerler asla birbirine yakın olmaz.
Hatta kiliseler eskidir, tarihi ve özel yapılardır. Oysa son derece özensiz camilerin inşa edildiğini de gördüm.
Üzücü aslında. Mimarisi bu kadar mükemmel tarihi camileriniz varken yenileri çok daha özenli olabilir” dedi, sonra ekledi:
“Bir zamanlar bizde de din ve ticaret yan yanaydı.
Bu ikisinin arasındaki ilişki ayrıldıktan sonra aslında ibadet gerçek samimiyetini kazandı.”
Yonca
“den den”
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
Giderek çok daha fazla anlam kazanıyor. Ne anlama geldiği, ne kadar önemli olduğu, kazanılmasının zorluğuyla kaybedilmesinin kolaylığına dair farkındalık artıyor.
Üzerinde daha çok kafa patlatılıyor.
Daha çok sahipleniliyor.
Üzerinde daha fazla konuşulup okunuyor.
Zaman zaman üzerinde hadsizce, haksızca yargılamalar yapılıp tartışılıyorsa eğer, bu da Cumhuriyet çocukları olmanın lüksündendir. Şımarıp kaybedince değerini bildiğimiz şeylerden olmasın.
Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Yonca
“Cumhur”
Paylaş