Paylaş
Evet, Avrasya Maratonu bu koca dünyanın tek kıtalararası koşusu ve evet dünyanın en güzel parkuru. Ama şaka değil, Boğaz Köprüsü’den geçiliyor. Bi tatsızlık olmasın diye ne olur bu işi kurallarına uygun yapalım olur mu...
Avrasya Maratonu’na öyle elinizi kolunuzu sallaya sallaya gelemiyorsunuz. Kayıt yaptırıp göğüs numarası almadıysanız, güvenlik tarafından geri çevrilirsiniz.
Bu sene 33’üncüsü 16 Ekim’de düzenlenecek olan Avrasya Maratonu’nda halk koşusuna katılmak gibi bir hayaliniz varsa; Spor A.Ş.’nin tesislerinde, meydanlarda, metro istasyonları ve belli noktalarda kurulacak olan kayıt stantlarında form doldurmanız gerekli. Katılım için sınırlı sayıda kontenjan var çünkü. Maraton Fuarı 13-15 Ekim günleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek, katılım bedava. Bi ziyaret edin isterim. 14 Ekim’de ben de oradayım Adım Adım’la beraber, beklerim valla. Bi deee;
1- Avrasya koşusu günü üstünüz aranacak. Yok öyle elinde tüp, köprüde pikniğe gelmek!
2- Duraklamak, yere halı atıp güneşlenmek, simitçi kuyruğunda birikmek gibi şeyler de yok. Tehlikeli arkadaşlar, lütfen!
3- Haydee hoppa aynı anda uygun adım köprüye çıkmak da yok. Belirli aralıklarla, belli sayıda start alınacak ki köprü yine sallanmasın...
Bir de lütfen şunu unutmayın; orada ciddi yarışanlar var. Avrasya’nın dünya çapında kategorisinin altına yükselmesini, İstanbul için spor turizmi yaratmasını istiyorsak, bizlerin de özen göstermesi gerek.
Ayrıca, ne olur, gelin. Lütfen 16 Ekim’de sokaklara çıkın. Koşanları destekleyin, alkışlayın, güç verin. Orada birilerine farkındalık yaratmak adına, spor adına beden gücünü, azmini, disiplinini, vicdanını ortaya koyan binlerce insan var ve yapayalnızlar o yolda. İstanbul yerine New York, Paris, Roma, Berlin’de koşsalar, şehrin yarısı dökülür alkışlamak için onları, dökülüyor da valla.
İstanbul çık sokağa, koşanları alkışla!
Yonca
“şakşak”
Başkasının hayatı...
“Başkasının hayatını yaşayarak vakit kaybetmeyin!” demiş Steve Jobs. Başka bir şey demeye gerek var mı acaba? Ben özel insanların gidişlerinden çok etkileniyorum. Çok. J.D. Salinger gittiğinde de böyle olmuştum.
Bu insanlar bana ne olduğumu, ne olmadığımı, ne olmak istediğimi, ne olmak istemediğimi hatırlatıyorlar ve canım çok acıyor. Ondan galiba.
Yonca
“iYas”
Koş Yonca Koş bağış hattı
Hesap Sahibi: TEGV (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı)
Banka: Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.
Hesap IBAN: TR 740006701000000001000000
Açıklama kısmına: YTokbas/AAO/Kendi adınız ve soyadınızı da kesin yazın!
Eda Erginer
BJK’da dört sene lisanslı basketbol oynamış ama üniversite sınavı yüzünden bırakmak zorunda kalmış.
Türkiye’nin acı gerçeği; sağlığı bırak sınava gir kafayı ye! Neyse. Mezun olup kocaman bir denetim şirketinde işe başlamış. Hayatı denetimlerde sabahlara kadar mesailer, eğitimler ve girdiği sınavlarla geçmeye başlayınca, spora filan zamanı tabii ki kalmamış. Meslek hastalığı olan boyun ağrıları, bel ağrıları başlamış. Uzun mesailer yüzünden dengesiz beslenme ve uykusuzluk tansiyon düşüklüklerine yol açmış.
Gittiği bir tatilde Adım Adım’ı duymuş. Hem spor yapıp hem insanlara yardım edebilme fikrine bayılmış. Cumartesi günleri Belgrad Ormanı’na giderek temiz havada spor yapma hastası olmuş. Ne tansiyon düşüklüğü kalmış, ne kansızlık. (Valla aynısı bana da oldu. Sürekli tansiyonum düşerdi, şimdi düşmüyor. Gözünü sevdiğimin sporu!) Üç kez Runtalya’da 10 km koşmuş.
Ama sıkın durun şimdi, geçen sene Avrasya’da 15 km koşarken bir Adım Adım gönüllüsüne aşık oldu iyi mi! Ve 15 Ekim’de, Avrasya’dan bir gün önce, evleniyorlar.
Eda ve eşi, nikah şekeri yerine TEGV’e bağış yapıyorlar.
Ne cin fikir di mi?
Paylaş