Paylaş
Çünkü yurtdışındayım. Başka çarem yok.
Hatta öyle bir hale geldim ki, artık memlekete geldiğimde de gazeteleri internetten okumak istiyorum. Elime gazeteyi aldığımda içinde kayboluyorum. Sayfalar elime yapışıyor, bir türlü yazarımı bulamıyorum mesela.
İnternette okumak istediğim şeyleri seçme hakkımı özgürce kullanırken, hiç okumak istemediğim, kötü bulduğum (kötü derken yanlış olduğunu düşündüğüm) bazı haberlerle karşılaşmaktan da kaçınabiliyorum kolayca.
Seçme hakkım var.
Görmeme, tıklamama hakkım var.
Anında yorum yapma şansım olduğu gibi, aradan 1 ay geçince de yorum yapma şansım var. Hatta internette okuduğum gazetem, kendi seçtiklerimden oluşan, bana özel, benim kişisel gazetem; benim yazarlarım, benim haberlerim, benim gündemim, benim seçtiklerim...
Bu bana özel gazetem öyle güzel ki, mesela gün içinde okuduğum farklı gazetelerdeki yazarlarımla ben sanki onları tek çatı altında okuyor gibiyim. Bir gün bunun kağıt üzerinde olabileceğini de hayal ediyorum. Medya savaşları bu ortamda nereye kadar gidecek bilemiyorum. Okur, internet sayesinde o savaşın çok dışında çünkü. O gazeteden bu gazeteye atlayarak, tıpkı benim gibi, kendi gazetesini ve kendi yazarlarını okuyor o da.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, çocuklarım beni elimde gazete okurken görerek değil, ekranımda gazete okurken görerek büyüyorlar mesela.
İnternette çok uzun zamandır yazan bir yazar olarak her gün öyle çok şey öğreniyor, tecrübe ediyor ve okurlardan öyle inanılmaz çok tokat yiyip öyle çok okşanıp öyle değişik şeyler duyuyorum ki, internet okulunda okumanın zorluklarını, iyiliklerini, kötülüklerini anlamaya çalışıyorum. Kendimi sürekli geliştirmeye çalışıyorum.
Hiç de kolay değil bu üstelik; çünkü aslında daha öncesi olmamış bir şeyi deneme yanılma yöntemiyle, el yordamıyla, vicdanla bulmaya çalışıyorum.
Ben, tüm hayal ettiklerimi bir internet sayfasında yazarak yapmaya başladım.
İlk hikayemi, ilk köşe yazımı, ilk yazımı, ilk Radyo Ben yayınlı yazımı, ilk videolu canlı yazımı, ilk hüsranımı, ilk sevincimi, ilk manifestomu hepsini internette paylaştım. İnternette doğdum, yürümeyi öğrendim, büyüyorum.
Beni hurriyet.com.tr aldı, Kelebek’e yazılı basına götürdü, Kelebek’de Elele’ye...
Oysa hala bazılarına göre internet yazıları suya yazılan yazılardan ibaret.
Benim içinse tam tersi...O suya yazıldığı söylenegelen yazılar sayesinde kağıda yazabilir olduysam ben eğer, bu iş artık yön değiştirmiş olsa gerek. Buna da azıcık kafa yormak gerekmiyor mu?
Blogları, bloggerları ve sayfalarını küçümsememek, internet yazarlarına önem vermek, dikkat etmek gerek.
Sonuçta, insanın inanarak severek ve içinden geldiği kadar doğal olarak yaptığı her şey, her nerede olursa olsun, her nasıl olursa olsun oluyor.
İnsanoğlu samimiyeti de samimiyetizliği de, bilgiyi de bilgisizliği de, sanal manal bakmadan gayet güzel anlıyor.
İnternet boyut değiştiriyor.
Bu da beni inanılmaz heyecanlandırıyor.
Yonca
“internetize”
Paylaş