Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

İltifatı almayı bilmek de meziyet

Hangimiz iltifat duymayı sevmiyoruz ki?

Haberin Devamı

Seviyoruz değil mi?

Ama biri bana ne zaman iltifat etse, hemen “Ay yok, o sizin görüşünüz... ık mık vık...” filan falan diyorum. Bi ıvırma, kıvırma, mahcubiyet, utanma, sıkılma...

İltifatı kabul edemiyorum, alamıyorum, bağrıma basamıyorum.

Niye ki?

Oysa çok hoşuma gidiyor iltifat duymak. Niye ki bu ikiyüzlülük?

Kabul eder ve kucaklarsam iltifatı, sanki başıma taş yağacak ve ben mütevazı bir insan olmayacağım. Sanki şımaracağım hemen ve çok ayıp bir şey yapmış
olacağım yani.

Ya ne alakası var Yonca!

“Ay çok teşekkür ederim” de ve geç yani. Al iltifatı yut ve gül. Mis!

Ama yoook! Sanki ben o güzel sözleri hak edemem, çok gelir bana...

Neden abi neden? (Buradaki “abi” neden ve kime istinaden dendi hiç bilmiyorum:)

Sen almazsan iltifatı kimse de vermez, cart!

Cuma günü yazdığım “Kadınlık/dişilik” yazıma gelen yorumlar müthişti. Deli gibi düşündürdünüz ey ahali beni.

Okurum Neşe mesela, “Bizler dişiliği küçükken hadım edilmiş kadınlarız” demiş. GÜM!

Hakikaten öyle.

Sokakta laf eden olur” diyen babamızın tedirginliğiyle, dişiliğimizden ödün vererek kendimize ikiyüzlü olmayı zamanla feminizm filanla karıştırmışız belki de. Ne saçma.

Elmalarla armutlar karışmış kafada. Kimse kalkıp da kendini “bir eşya” gibi gör ve kullan demiyor ki oysa! Sonuçta doğuştan dişisin. Bu kadar.

Bir başka okurum Lütfullah Bey ise “Kadınlık/dişilik arasındaki çizgi kadar; dişilik ve çekicilik arasında da kalınca bir çizgi var. Son tahlilde, kazanan çekiciliktir!” demiş. Vay be, bu da doğru aslında. Seksi, dişi ve itici olmak da var.

Ama döneyim iltifat olayına, yoksa yine konudan sapmam an konusu.

Hem nereden geldim biliyor musunuz iltifat olayına?

İltifat ettiğim arkadaşım, iltifatımı almak bir yana, sürekli kendi hakkında alakasız ve çirkin bir yorum yapınca sinirlendim de oradan. Ben ona “Ay ne güzelsin bugün!” diyorum, o bana “Ay yok bu ara kilo aldım!” diyor. Yahu ben sana güzelsin dedim, alooo, duy beni! Aslında onun iltifatımı almamasında kendimi de gördüğüm için kızıyorum ona. Ben kendime kızıyorum, kendime. Kendimeee!

Çok güzel olmuşsun!” diyene, bundan sonra cevabım net: “Çok teşekkür ederim!” Ve hop gülen surat!

Vermeyi biliyorum, almayı da öğreneceğim.

Güzellik, iyilik çarkı dönsün fıldır fıldır sonsuzca.

İyiliği verirken iyi de alması niye zor olsun a be Yonca!

Şimdi.

Yonca
“teşekkür ederim :)”

Haberin Devamı

İmza: Kızın

Haberin Devamı

Babası olan, olmayan... Kaybeden etmeyen...

Gören, görmeyen... Özleyen, özlem nedir bilmeyen... Ama sonuçta, babalarının asla büyüyemeyen kızları kaleme aldı bu kitabı.

Evet, “İmza: Kızın” kitabın adı, Yitik Ülke Yayınları’ndan çıktı. Kızlarının babalarına yazdığı mektuplarla dolu bu kitap. İnsan okurken bir gülüyor, bir feci
ağlıyor. Yaşadıklarına, yaşayamadıklarına Allah ne verdiyse, topuna duygulanıyor.

100’ü aşkın mektubun yazarlarının kimi çok ünlü, kimi sizden benden biri.

Okurken, “Tüm babalara kılavuz olmuş aslında bu kitap...” dedim.

Baba olsam, okur, kendime bir dolu paye çıkarırdım.

“İmza: Kızın” satışından elde edilen tüm gelir “Bir Çocuk Daha Okusun Diye” YEKÜV’e bağışlanacak.
www.yekuv.org

Bu, benim için de çok anlamlı kitabı hazırlayan Banu Özkan Tozluyurt, Selgin GB, Esra Aylin Akalın’a tüm kızlar ve babalar adına teşekkürler.

Yonca
“İmza: Kızın”

Haberin Devamı

Gülmek ya da gülmemek bütün mesele bu!

Bir gülücük bin çözüme bedel!

Bir gülümseme sayesinde, ister inanın ister inanmayın, çözemeyeceğiniz problem, zaman kazanamayacağınız hastalık yok!

Ben buna inanıyorum.

Bir bakın etrafınıza, gülümseyen insanlara bakın.

Dertleri, acıları, hüzünleri bile kucaklayabilen insanlara bir bakın, görün onları.

Mehmet Ali Birand mesela, hastalıklara, acılara gülümsüyor, kucaklıyor hayatı her şekliyle. Dertleri, hüzünleri, acıları kucaklayabilmek diye bir şey var. Var işte.
Canlı Yayın’da kahkaha atıyor dili sürçünce.

Ayşe’nin röportajı sonrası “Bir Ömür, Ardına Bakmadan”ı okuyorum.

Oğlumun “Kanal D adamı çıktı anneee!” diyerek, bayılarak ana haber bülteni seyretmesine neden olan Mehmet Ali Birand’ın hayata gülümseyerek örnek olmasının şerefine kadeh kaldırıyorum!

Yonca
“gülümseyerek”

Yazarın Tüm Yazıları