Paylaş
O an şu an işte.
Örnek 1:
“Ay şekerim ben hayatta senin yaptığını yapamam, hayatta kabullenmem!” cümlesi.
Ne çok söyledim.
Ben bir eşşeğim!
Çünkü yaptığım oldu.
Bu cümleyi biri dediği an, artık içimden şu ünlem fışkırıyor:
“E inşallah!”
Örnek 2:
“Ben ölüyor olsam affetmem!”
Ne çok söyledim bunu da. Ama ne çok affettim.
Affettiğim için çok mutlu olduğum da oldu, çok pişman olduğum da.
Ondan birisi böyle dediğinde:
“Asla asla deme!” diyorum inceden bir sesle. İnceden diyorum çünkü insan bunu duymak istemeyebiliyor.
“Asla” dediğim her şeyin, “her zaman” olabildiğini gördüm.
Örnek 3:
“Ben tükürdüğümü yalamam arkadaş!”
Hah işte bunu diyeni duyunca çıldır geliyor bana; çünkü ben sürekli yalıyorum.
Bi ben mi yalıyorum sürekli tükürdüğümü bunu çok merak ediyorum ayrıca.
Mesela çocuklarım yokken “hayatta yapmam” dediğim ne varsa, oh bir güzel yaladım tükürdüklerimi ve yaptım. Üstelik iyi de olduğu oldu hani.
Bu durumların her birinde de, önceki ahkam kesmelerim ve yargılamalarım geldi aklıma ve utandım.
İnsan kendi başına gelmeden ne çok ahkam kesiyor yahu farkında mısınız!
Bir sürü kere yazdığım, söylediğim ve şu ara nereye dönsem duyduğum cümle de şu:
“Yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım!”
“Yuh!” demişim geçen gün duyduğumda elimde olmadan.
“Aferin. Kutlarım.” diye de devam ettim kendi kendime hom hom homurdanarak.
Bu cümleyi öyle sık kurdum ki ben de, çok pişmanım inanın!
Ama benim demek istediğim şuydu:
Ben de pişmanlık duymam. Duymuyorum. Duymadım.
Severim hayatımı çünkü.
Hayatın bana oynadığı, benim ona oynadığım oyunları kocaman bir ailenin fertleri gibi görür sever, bağrıma basarım.
Yani kabulleniyorum pişman olduğumu. Pişman olmanın da hayatımın bir parçası olduğunu anlayarak pişman değilim diyorum...
“Olmuş artık” diyorum. Ders çıkarmaya çalışıyorum.
Ama hiç pişman olmadığım şey olabilir mi yahu?
Bi dolu var.
Ne kadar “kuvvetli” bir cümle: “Hayatımda pişmanlık duyduğum hiçbir şey yok!” cümlesi. Seni dinleyene ne kadar büyük bir yük(MÜŞ) aslında…
Daha yeni farkına vardım.
Yani insan şöyle duyabiliyor bu cümleyi:
“Bak görüyor musun, o ne kadar akıllı hep doğru şeyler yapmış, pişman olduğu hiç hatası yok. Oysa benim ne çok pişmanlık duyduğum şey var.
Ben ezik miyim şimdi?”
Hayır ezik mezik, eksik değilsin.
İnsan bir sürü şeyden pişmanlık duyuyor.
Keşkeler oluyor hayatında.
Keşke şunun yerine bunu yapaydım, keşke o zaman oraya değil buraya gideydim, onu okuyacağıma bunu okuyaydım, orada çalışacağıma şu işi kabul edeydim gibi binlerce örnek verebilirim size.
Ama işte kader dediğimiz afacan giriyor devreye.
Nitekim Sevgili Okurcuğum,
Bu kadar uzun uzun yazdığım şeyin sonunda kendimce vardığım özet şu:
Hayatı sevmek gerek.
Pişmanlıklar dahil.
Seviyorum.
Yonca
“pişmaniye”
Pişmanlık dolu bir dip not: Benim kısa yazamama sorunum var. Uzun yazdığım için sürekli pişmanım. Ayrıca yazdığım ve yazamadığım şeyler için de pişmanım. Gerçekten.
Paylaş