Paylaş
Bunun gibi birkaç tane daha paylaşacağım...
Bir arkadaşımın, baba olarak kızının yer jimnastiğindeki emeğini nasıl desteklediğini, karı koca nasıl çabaladıklarını da onların ağzından paylaşacağım.
Sırayla...
Önce Zeynur Pehlivan’ın yazdıklarını bir okuyun.
Zeynur Pehlivan Gol Kraliçeliği, En Değerli Oyuncu gibi birçok ödüle sahip.
Türkiye'nin en iyi hentbolcularından birisi olan Dr. Zeki Pehlivan ile evli ve şu an U17 erkek hentbol milli takımında oynayan Doruk Pehlivan'ın da annesi. Aynı zamanda hentbol yazarlığı yapıyor. Bu arada size tavsiyem https://www.everydayme.com.tr/olimpikanneler buraya bir göz atın, bilgi alın. Çocuğunuza evde basit nasıl spor yaptırabilirsiniz dahil, bir dolu nefis bilgi var.
Bu arada bana, doping konusunda Salı günü kalbim taşarak yazdığım yazı için, uzun yazı diyenlere de cevabım hazır...
Ağzı olan konuşabiliyor, işin içinde bile olmayan, konuyla ilgili fikri olmayan günlerce yazıyor. TV’lerde saatlerce cır cır cır programlar dönüyor, beyinler saatlerce uyuşuyor. Toplasak hepsini, harbi uzun ve yavan mesai kaybı.
Bırakın da kimi zaman acıtsa bile gerçekler hak ettiği kadar uzun olsun tamam mı ?
Doping yazıma gönderdiğiniz yorumlardan bazılarını da burada paylaşmayı düşünüyorum.
İlginize, hassasiyetinize teşekkürler...
Kralın çıplak olduğunu görenler, hiç de yalnız değiliz bilin.
Yonca
“sağlam kafa sağlam vücut”
****
Zeynur Pehlivan yazıyor...
Her şey için pişmanlık duyulabilir; spor için asla!
Meslek hayatımda öyle güzel anlar yaşadım ki, “İyi ki Beden Eğitimi Öğretmeni, iyi ki antrenör olmuşum” dedim. Öyle kötü zamanlar oldu ki, “Niye bu mesleği seçtim!”, dedim.
Ama, hiçbir zaman “Niye sporcu oldum! Niye hentbol oynadım!” diye hiç ama hiç demedim. Gençken veya yetişkin olduğumda, iyi veya kötü anlarda, kazandığımızda veya kaybettiğimizde, kenarda veya tribünde oturduğumda, milli takıma seçildiğimde veya seçilmediğimde..
Niye demediğime gelince..
Çünkü beni ben yapan her şeyi spordan öğrendiğimi fark ettim.
Ortaokulda birinci sınıfta hentbolla tanıştığımda, kendine güveni olmayan, kendi yeteneklerinin farkına varmayan, çekingen, ürkek, toplum içerisinde nasıl hareket edeceğini bilmeyen silik bir insandım.
Hentbolle tanışıp bir gruba ait olup, kendi yeteneklerimin farkına vardıktan ve bu yeteneklerimin başkaları tarafından alkışlandığını gördükten sonra, kendime olan güvenim arttı. Kendime güvenim arttıkça yeteneklerimi daha rahat sergiledim, daha rahat hareket ettikçe hem yeteneklerimi, hem hareketlerimi, hem sözlerimi daha rahat aktarmaya, düşüncelerimi başkalarıyla paylaşmaya, sözlerimi kendime saklamamaya başladım.
Sporun insanı farklılaştırdığını ve özel bir insan yaptığını fark ettim.
Zamanla değişik şehirler, değişik ülkeler, değişik insanlar tanıdım. Hayat arkadaşımı da hentbol sayesinde tanıdım. Mesleğime de hentbol sayesinde sınavsız ulaştım. Milli takım formasını giymenin, ay yıldızlı forma altında İstiklal Marşımızı dinlemenin onurunu yaşadım.
Hayatımı nasıl yaşamam gerektiğini de yine spordan öğrendim. Hayattaki iki vaçgeçilmezim olan eğitim ve spor için zamanımı nasıl yöneteceğimi, spordaki kurallara uymanın aslında, insana saygı duymak, hayattaki kurallara uymak olduğunu öğrendim. Çalışmalarda önümüze konulan engellerin, aslında hayattaki engelleri geçmek olduğunu, antrenmanda veya maçlarda kendi sınırlarımızı zorlarken, takım içerisindeki arkadaşlarla veya rakiple mücadele ederken, gerçekte bu mücadelenin yaşamımızda karşılaşacağımız engellerle mücadele etmek olduğunu öğrendim.
En önemlisi, yaptığımız maçların kolay veya zorluk derecesine, hangi rakip olduğuna bakmaksızın, sonuç ne olursa olsun, sahada bulunduğumuz her andan keyif almayı ve spor salonunun kapısından gülerek çıkmak olduğunu öğrendim.
Ben bütün bunlara ortaokul birinci sınıfta benim elimden tutup “Sen hentbolcu olacaksın” diyen Beden Eğitimi Öğretmenim sayesinde ulaştım.
Zaman hızla geçti, zamanla her şey değişti. Artık teknoloji çağındayız. İstediğimiz, ihtiyacımız olan bir şey için ayağa kalkmamız, dışarı çıkmamız, hareket etmemiz, iletişim kurmamız, neyin nerede olduğunu bilmemiz gerekmiyor.
Çünkü her şeyin nerede olduğunu bilen Google adında bir amcamız var.
Tüm bunlar hayatımızı kolaylaştırıyor; ama bir o kadar da hayattan, doğadan, çevreden, olanlardan ve arkadaşlardan uzaklaştırıyor.
Teknoloji yaşam şeklimizi, bilgiye ulaşma yöntemimizi, alışkanlıklarımızı, arkadaşlarımızı, eğlence anlayışımızı değiştirdi. Statik, toplumdan uzak, ekran kalabalığının içinde yapayalnız tek başına bir yaşam tarzı gelişti.
Böyle bir hayat tarzı içinde insan bedeni niye dünyaya geldiğini unutur hale geldi ve sporun önemi; bir insanın özellikle bir çocuğun hayatında çok daha fazla önem kazanmaya başladı.
Bir öğretmen olarak küçük yaşta verilen eğitimin önemini bilerek yıllar önce ben de bir gün oğlum Doruk’un elini tuttum ve “Hadi bakalım, cimnastik yapmaya gidiyoruz” dedim. Bir çocuğun hangi spor dalına yetenekli olduğunun öğrenilmesi, Beden Eğitimi dersi ile tanışıp, Beden Eğitimi Öğretmeni tarafından bir spor dalına yönlendirilmesi için dördüncü sınıfı beklemek artık çok geçti.
Bu nedenle ben de; şu anda U17 Hentbol Milli takımında forma giyen oğlumun, kışın soğuk hava nedeniyle çocuğunu yüzmeye götürmeyen velileri, ev-spor salonu arasındaki mesafeyi, yaz tatilini bahane edip antrenmana gelmeyen arkadaşlarını gösterip, ”Ama onlar gelmiyor, ben niye gidiyorum” dediğine aldırmaksızın, “Büyüdüğünde sen onlardan çok farklı olacaksın, spor sana çok şey öğretecek, çok şey kazandıracak. Sen sporla; oyun oynamanın, arkadaşlarla birlikte olmanın, insanın sevdiği bir işle uğraşmasının ne kadar keyif verdiğini; farklı insanlar, farklı şehirler, farklı kültürler tanımanın sana çok şey kattığını öğreneceksin. Yeteneklerinin sınırlarını öğreneceksin. Yalnız kalarak değil, arkadaşlarla geçirilen zamanın tadına doyulmayacağını, hayatta güzel anlar kadar zor anlar olduğunu, istediğin amaçlara ulaşmak için mücadele etmen gerektiğini öğreneceksin.
Mesela antrenmanlarda oyun oynamak için sıraya girdiğinde, bir bankada nasıl sırada beklemen gerektiğini ve diğer insanlara saygı göstermeyi öğreneceksin.
Hakem sana sarı kart gösterdiğinde bunun yanlış bir hareket olduğunu ve bunu bir daha yapmaman gerektiğini öğreneceksin. Ve en güzeli de ne biliyor musun Doruk! Bütün bunlar bittiğinde attığın terin vücuduna ne kadar iyi geldiğini öğreneceksin” demiştim.
Ama bunları sadece söylemedim. Aynı zamanda yaptım.
Ben hala düzenli olarak sporumu yapar, hentbol oynamaktan, arkadaşlarla birlikte olmaktan, ter atmaktan hala büyük keyif alırım.
“Zorla güzellik olmaz; ama iyilikle zorlama olabilir” sözünü biz anneler çok iyi biliriz.
Çocuğunuzu iyilikle zorlayacağınız en önemli şeylerden birisi de eğitimiyle birlikte “spor” olsun. Çocuğunuzu spor yapması için iyilikle zorlayın.
Göreceksiniz pişman olmayacaksınız, göreceksiniz spor onu eğitecektir, göreceksiniz bizim yapamadığımız bir çok şeyi spor sayesinde yapacaktır.
Çünkü spor: sağlıklı olmak, sağlıklı düşünmek demektir; bilgi, beceri demektir; bir şeyi yapmak için sabırla bir daha bir daha denemek demektir.
Taktik, çözüm üretme, anında ve doğru karar vermek demektir.
Arkadaş, çevre edinmek demektir. Paylaşmak, yardımlaşma, dayanışma demektir; rekabet, mücadele etmek demektir; birbirine saygı, sevgi demektir.
Spor, hayat demektir.
Bazen koştuğumuz, bazen yorulduğumuz, bazen dinlendiğimiz, bazen iyi, bazen kötü sonuçlar aldığımız, bazen yalnız, bazen takım halinde çalıştığımız, bazen ağladığımız, bazen güldüğümüz, bazen galip geldiğimiz, bazen yenildiğimiz bir müsabaka gibidir hayat.
Sevgili Anneler,
Daha sağlıklı çocuklar, daha sağlıklı gelecek, daha sağlıklı bir toplum için. Gelin siz de bir "Olimpik Anne" gibi davranın.
Hem kendinizi, hem çocuğunuzu sporla tanıştırın, sporla eğitin, sporla mutlu edin, sporu ailenizin bir yaşam tarzı haline getirin.
Çocuğunuzu; dostluğun, kardeşliğin, barışın, disiplinli çalışmanın, kazanmak değil, katılmanın önemini kavramış; Olimpiyat ruhunu benimsemiş bir birey olarak yetiştirin.
Hayatınızda çocuklarınız, çocuklarınızın hayatında da hep bir spor dalı olsun.
Spor, hayatınızın vazgeçilmezi olsun.
Zeynur PEHLİVAN
Emekli Beden Eğitimi Öğretmeni
Eski Milli Hentbolcu-Milli Takım Antrenörü
Hentbol yazarı
Paylaş