Paylaş
Nereye çekersen çek artık kelimeyi.
Kendin yapıyorsun çalacaklar listesini, kendin bozuyorsun.
Dinledikçe bazen coşup, bazen sıkılıyorsun.
Bir şarkıyı ekleyip ötekini çıkarıyor; birini sürekli dinlemek isterken, en sevdiğin bi başkasından bir anda sıkılıyorsun.
Hani ne oluyor da o şarkı gözden olup listenin başına geçiyor da, öbürü çıkıyor o kısmını tam kestiremiyorsun.
Bazı şarkılardan hiç sıkılmadığın oluyor.
Kimilerini duymaya tahammülünün kalmadığı gibi...
Nitekim “Hayat ve Müzik” benim için ayrılmaz ikili.
Hayatı müzikle anlatmak, anlamak şahane.
Müziği dinlerken hayatı yaşamak da öyle.
Ah bi de yapabilseydim.. zerre kabiliyetim yok.
Müzik yapabilenlere olan hayranlığım tanrısal seviyede.
Meğer “playlist”in Türkçesi “çalma listesi”ymiş bu arada.
Ay ne olur beni hemen topa tutmayın “vay efendim Türkçesini bilmiyor muydun?” diye, e bilmiyordum.
Öğrendim.
Ama daha dün akşam twitter ve facebook’dan öğrendim.
Hiç içime sinmedi ama bu çevirisi.
“Çalma” kelimesinin anlamını o malum yere çekme ihtimalini sevmedim belki de.
Müzik kazandırır, kaybettirmez ki!
Çaresizlik bu işte, yerine başka bir kelime de türetemedim gitti. Saatler geçirdim düşüne düşüne.
Yaratıcılık dün gece sıfırdı içimde.
Sinir oldum kendime.
Düşünmeye ara verdim.
Önerileriniz varsa TDK’ya önerelim derim. Daha müzikal bir isim bulalım.
“Müzikalist” bi hali olsun. Kelime oyunlu, müzikli, kişiye özel olsun.
Çalmasın, kazandırsın.
Çünkü “playlist” öyle bir şey.
Sen oynuyorsun o listeyle. Senin listen. Senin tercihlerin, senin isteklerin, senin zevkin...Senin oyuncağın.
O liste sensin.
Sen o listesin.
“Bilgisayar” veya “kafatası” kelimeleri kadar yaratıcı ve cuk oturan bir Türkçe kelime olsun.
Şimdiki isim yavan geldi bana, baştan sağma.
Hayatımızın çok önemli bir parçası olduğunu düşündüğüm -benim için öyle- müzik adına, yakıştıramadım...
Nitekim, önerileriMizi beklerim.
Ben hiç müziksiz bir hayat düşünemiyorum.
Bazı insanlarsa hiç müzik dinlemeden yaşayabiliyor.
Uluorta çalmıyorsa müzik, bilinki kulağımda.
Kulağımda çalmıyorsa da beynimde çalıyor daima.
Hatta durduk yerde bir yerde, “Aaaa ne güzel çalıyor...” derken yakaladım kendimi geçenlerde. “Ne çalıyor?” dediler, “Müzik” dedim. “Nerde çalıyor?” dediler, “Kafamda..” dedim. Çünkü öyle.
Tabi ki yadırganıverdim.
Zerre umursamadım.
Dünya’nın en iyi müzikleri geçiyor peşi sıra kafamdan.
Benden şanslı kul yok.
O ana, o ruh halime, o duruma göre başlıyorlar çalmaya.
Kendiliklerinden.
Bana güç, ilham, mutluluk, hüzün artık ne varsa o anki duyguma dair, hayat yoldaşı oluyorlar.
Balıklara verilen yem gibi.
Sanki yukarıdan bırakılıyor notalar, pıtır pıtır yutuyorum hepsini.
Öyle de acayip alakasız şeyleri aynı anda sevip dinliyorum ki, müzik zevkin ne deseniz, cevabım:
Hepsi!
Yonca
“Oyna”
Paylaş