Paylaş
Daha doğrusu kimse bişeycik anlatmaz.
Ya “Biz daha düşünmüyoruz” der ya da “İstemiyoruz” der.
Hamile kalırsa “Hamileyim!” der.
Onu da söylemeden 3 ay bekler.
Haklıdır.
Çünkü, insan zanneder ki, herşey Türk filmlerindeki gibi olur.
Adam gelir, ceketini çıkartır, kadının üzerine atar, kadın da –bak sen şu işe, nayır nolamaz- anında hamile kalırrr...
Bebeği ya “Leylek Hanım” getirir
Ya daaa...
Fatma Girik misali bir tarlada,
Göbekbağı taşla kesilerek,
O masssmavi gözler kocaman açıla açıla
Bebek doğuverir... (Sezeryan patlamasının nedeni bu diye düşünüyorum bu arada. Oysa normal doğum çok zevkli, iki tane doğurdum, biliyorum, tavsiye ediyorum. J)
İşte, hayat böyle uçlar arasında geçer eski Türk sinemasında...
Halbuki gerçekler çok farklıdır.
Adam gelir, ceketi bırak ruhunu teslim eder, nafile!
Kadın her ay tuvalete kapanır, okumadığı dua, yapmadığı büyü kalmaz, test sonuçları hep aynıdır.
Hamile değilsin güzelim. Haydi dön başa, sinirini de bozma, nasıl olacaksa, başla bakalım sil baştan hamile kalmaya çalışmaya!
Bu devirde hamile kalmayı başarabilmek büyük bir başarıdır.
Gerisi büyük yalandır.
Etrafımda ha deyince hamile kalmış kimse yok.
Haberiniz ola.
(Babannesi cırt diye hamile kaldığı için kendi de kolay hamile kalmış olanlar, istisna oldukları için kaide dışıdır. Pınar S. lafım sana! J)
Madem kutlu mutlu “Anneler günü’” ne yaklaşıyoruz, dedim artık şu trajikomik gerçeği bir masaya yatırayım.
Yatırayım da,
Hamile kalmayı ilk 10 ay ve hatta 12 ay eşittir bir yıl, başaramadığı için kendini parçalamak, kocasını değiştirmek, kendini mahvetmek isteyen kadınlara bir “Merak etme dostum tek amuda kalkıp bekleyen sen değilsin!” J armağanı vereyim dedim. (Efendim bu hizmetimiz bu köşede bedavaJ)
Hamile kalmak zordur zor.
Zaten az ve öz yumurtan var...
Ayın hangi günü saat kaçta nerdedir bilmen zor.
Denedin saatine denk gelmedi mi,
Bittin!
1 sonraki ayı kös kös bekleyeceksin.
Bu arada sinirini bozmayacaksın,
Sevişmekten caymayacaksın,
Her ay vücut ısını ölçen o şapşal alete bakıp en sevmediğin duygularınla yüzgöz olup, hayattaki en büyük zevkini,
Aşkınla birleşmeyi,
Bir takvime bağlayacaksın.
Umutsuzluğa kapılmadan, hamile kalmak için tanrıya dua edip yalvaracaksın.
Her ayın belli günü o pembe çizgili testi yapıp saçı başı yolacaksın.
12 ay boyunca sonuç negatif mi?
Soluğu doktorda alacaksın.
Testler yapacaksın.
Sevdiğin adamın moralini de sen toplayacaksın...
Güçlü olacaksın.
Sessiz ve sakin olacaksın.
İnanacaksın.
Bebeğine kavuşmayı bekleyeceksin sabırla.
Yöntemi her neydiyse ve bunun her ne önemi vardıysa (bu bile sorundur çünkü ülkemizde)...
Hamile kaldığın gün,
Ağlayacaksın hıçkırıklarla.
Annelik böyle birşeydir aslında.
İstersin anne olmayı,
Kolay zannedersin,
Başına gelmedik kalmaz.
Gülerek başlarsın bu yolculuğa,
Ağlarsın yol boyunca,
Kısmetse bebeğini sağlıkla eline aldığın gün...
Unutursun tüm çektiklerini,
Gülümsersin ona.
Tüm çektiklerine değmiştir...
O iki masum bakışa!
Yonca
“dobracANA”
Paylaş