Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Guns N’ Roses Abu Dhabi’de

Bu Birleşik Arap Emirlikleri öyle garip bir yer ki, hani sanki küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk.

Haberin Devamı

Hiç aklınıza gelmeyecek şeyler, ayağınıza getiriliveriyor. Paranın gözü kör olsun hakikaten! Geçtiğimiz ay Formula 1 şerefine Prince bile geldi Abu Dhabi’ye düşünebiliyor musunuz! Ve benim eşşek kafam çok geç ayıldı. Basiretim bağlandı. Göz göre göre kaçırdım dibime gelen Prince’i. Aramızda dönen en büyük geyik Prince’in “hayli bel altı müstehcen” şarkılarını Abu Dhabi’de söyleyip söyleyemeyeceği olmuştu. Söyleyememiş tabi ama, buna rağmen ortamı yıkmış! Prince’den ağzım yandığı için Guns N’ Roses’ ı kaçırmadım. Abu Dhabi’nin girişindeki Yas Adasında bulunan Yas Arena konser alanına varmak için çocuklarla kilometrelerce yürüdük. Bu arada burası dünyadaki ilk ve tek Ferrari World’ün dibinde. Konsere giderken yanımızdan dünyanın en hızlı Ferrari roller coaster’ındaki araçlar vznnn diye geçip durdu, feci bi şey! Axl Rose’u sahnede görünce kardeşim de ben de aynı anda şoka girip ikimiz birden: “Aaa Özkan Amcam sahnede!” dedik. O Axl Rose gitmiş, yerine yemin ederim benim Özkan Amcam gelmiş. Bu kadar mı benzer bir insan ötekine ve nasıl olur da bir insan bu kadar değişir? Adamın enerjisi tamam, ama tipi Amcamla aynı. GN’R eski ekip olmasa da konser iyiydi. Zaten yeni gitaristleri DJ Ashba, öyle yakışıklı ve karizmatik ki ve dinleyiciyi öyle manyakça elinde tutuyor ki, Axl’den çok ona kitlendik. Üstelik DJ Ashba’ nın işaret parmağının üzerinde 4 yapraklı Yonca dövmesi vardı. Bir de kotu inanılmaz güzeldi, kotuna ve sürmeli gözlerine bakmaktan ne dinlediğimi unuttum bir ara. Konseri aylardır deliler gibi bekleyen, şarkıları ezberleyen oğlum, o çılgın gitar solo eşliğinde bir ara gayet arabeskçe yere Kadir İnanır misali çömelip “Uykum geldi!” deyince, öldük gülmekten. Eskisi gibi heyecanla ve ciyak ciyak dinledim Sweet Child O’ Mine ve Welcome to the Jungle’ı. Yalnız ortam inanılmaz acayipti; kendini yerden yere atan sarhoş Hintlilerle, inanılmaz bir “hareketsizlik” içinde dinleyen Emirlikli kadınlar, saçı başı dağıtmış şipidik terlikli Avrupalılarla, Eyfel Kulesi yüksekliğinde topuklularıyla sanki diskoya gelmiş kılıklı Ruslar, kucağımda ağzı açık uyuklayan oğlumla, büyülenmiş kızım ve ben, konserden de ilginç görüntülerdi bence. Düşündüm de, 48 yaşında bir Axl Rose, grup dağılmış olsa da, tek başına bir bütünü temsilen hala 20bin kişiyi kitliyor sahneye ve müziğe. Adam son nefesine kadar deliler gibi çalıştı sahnede. Sanırım insanın arkasındabıraktığı, üzerinde taşıdığı efsanevi mirasla başetmesi hiç kolay değil. İçim burkulsa da, takdirle, özlemle dinledim. Anıları tazeledim. Bir garip oldum. Bir de, insanın gençken kendine nasıl baktığı çok önemli. İnsan birden çökmüyor; ama zamanında yaptıklarının bedelini belli bir yaşta hızla ödemeye başlıyor orası kesin. Axl’in yüzünde sanki bu “suni çöküntü” vardı. Yoksa 48 yaşındaki Axl Rose’un 68 yaşındaki Amcama benzemesi olacak iş değil. Zamanında kullandığı tonlarca uyuşturucu, korkarım şimdi acısını feci çıkarıyor. O güzel gözlerine rağmen, efsane bandanasının altından sarkan saçları içindeki incecik yüz hatlarını özleyerek, hayal ederek seyrettim onu ben...

Haberin Devamı

Yonca

Haberin Devamı

“konserolog”

 

Sıcak Şarap

İki senedir bu ay “Sıcak Şarap Gecesi” yapıyorum. Bu sene yaptığım sıcak şarap kesinlikle öncekine göre çok daha iyiydi. Çünkü içine tarifte olmayan bir şey ekledim. Yazıyorum şimdi. Hele de bu soğuk ve karlı günlerde siz benden de çok keyif alırsınız içerken. Şarabın illa pahalı olması gerekmiyor. İtalyan olsun yeter :). Bal, kahverengi şeker, portakal dilimleri, tarçın çubukları, nutmeg (bizde ne olduğunu bulamadım; ama çok yakışıyor Dalya sağolsun), 2 bütün portakal ama üzerine dekoratifçe sapladığım (Ayşen sağolsun) karanfilleriyle, 1 portakal suyu ve sıkı durun şimdi, BODRUM MANDALİNAsı ekledim buzluktan indirip dilim dilim ve suyunu da sıkarak tencereye. Önce bu karışımı kısık ateşte şeker eriyene kadar ısıttım. Jamie Oliver öyle diyor çünkü. Efendim bu baharatlar iyice birbirine karıştıktan sonra şaraba eklenirse etkisi iyice kafa yedirten cinsten olurmuş. Oldu valla. Sonracığıma, Grand Marnier ve Cointreau ile beraber şarabımı ekledim bu baharat şöleninin üzerine. Bu arada eğer canınız başka şeyler eklemek istiyorsa ekleyin gitsin, gönül ve damak işi. Kimisi defne yaprağı, vanilya ekliyor mesela. Sonra, ennn kısık ateşte tıngır mıngır ısıttım. Buharı tüttü mü üzerinde, kalın bardaklarda hemen servis yaptım. Sakın şarabı fokur fokur kaynatıp alkolü kaçırmayın ama. Olmadı, Grand Marnier ve Cointreau eklersiniz alkolü kurtarmak için icabında. Şerefimize, sağlığımıza. Kutlayanına, Mutlu Noeller bu arada.

Haberin Devamı

Yonca

“Mey-Zen”

 

Yazarın Tüm Yazıları