Paylaş
Ne kadar güzel bir kelime tahliye...
Ne kadar özgürlük barındıran bir kelime!
İnternetten baktım, TDK sözlüğüne göre:
1- isim: boşaltma
ör: “evin tahliyesi iki gün sürdü”
2- hukuk: tutukluyu serbest bırakma
yazıyor...
Gerçekten bir “boşaltma” söz konusu evet. Hukuğun, adaletin, demokrasinin, sevginin, saygının, güvenin her türlü içi boşaltıldı bu geçen 1994 günde.
Ayakkabı kutuları doldurulurken, başka şeyler de boşaltılmış nitekim bu zaman içinde.
Kasalar dahil!
Sözlük bir de “Tutukluyu serbest bırakma” demiş ya hukuk dilinde; o da var evet.
Nihayet 1994 gün sonra serbest Tuncay Özkan, Sedat Peker ve Levent Göktaş.
“Tutuklu” demiş bakın sözlük, “suçlu” değil. “Normal” ülkeler ve demokrasilerde suçun kanıtlanana kadar masumsundur ya… peh!
Masumiyetin de içi boşaltıldı ya zaten son 5 küsür yılda.
Suç yaratıldı.
Olmadığından bulunup kanıtlanamadı.
E tabi ki tahliye kaçınılmazdı, oldu.
Nazlıcan da babasına kavuştu, tam 1994 gün sonra!
Bu kararlar açıklandığında, Nazlıcan babasına kavuştuğunda; sabahları denizin belime kadar geldiği yerde, sahilde koşuyordum.
Deniz çekilmişti. Kum balçık olmuştu.
Bata çıka zorlanarak, kan ter içinde koşarken aldım “özgürlük” haberlerini.
Tam da o an, “Ulan işte budur!” dedim, “Hayat tam da budur!”
Eğer sen doğru yoldaysan, hayat seni batırdığı gibi çıkarır...
İçimdeki iflah olmaz umutlu ses başladı konuşmaya.
“Her şerde bir hayır vardır. Ergenekon da bize bir hayır armağan etti belki de. Bedeli çok ağır oldu, ama oldu, oluyor..” dedim.
Eğer suçsuz insanlar bi takım bahanelerle kanıtlanamayan suçlardan “içeri” atılmasalardı, belki hiç kimse asla uyanmayacaktı.
Uykuda gidecektik belki de...
Şu deniz kaç kere çekildi kim bilir 1994 günde. Kaç kere ne fırtınalar çıktı, ne dalgalar dövdü bu sahili. İnsan hayatı boyunca kaç kere batıyor, çıkıyor, düşüyor, kalkıyor, yaralanıyor, gülüyor, ağlıyor, küsüyor, barışıyor.
Bir şekilde, her koşulda yaşam savaşı veriyor...
Nietzsche ne demiş?
“Seni öldürmeyen güçlendirir”.
Evet. Seni öldürmeyen, kesin çok daha güçlü kılıyor. Azimli kılıyor. Vazgeçemez oluyorsun bildiğin doğrulardan.
1994 günlük haksız esaretler hepimizi bir şekilde güçlendirdi.
Unuttuğumuz şeyleri hatırladık.
Kaybetmek istemediğimiz şeyler için sokaklara döküldük.
Yuttuğumuz dilimizi sese kavuşturduk.
Kısmi felç olan kalemlerimizi harekete geçirdik.
Duran kalbimizi çalıştırdık.
Gözünaydın Nazlıcan!
1994 gündür seni ve duruşunu izleyerek çok şey öğrendik.
Güçlendik.
Kesin bilgi!
Yonca
“zıpla zıpla”
Paylaş