Paylaş
Yani her yaz sonu gönlümün yarısını bırakıp geldiğim yerden, evimizin oradan. Her kış yazın gelmesini iple çektiğim, bahçeme, zeytin ağaçlarıma kavuşmak için dişimi sıktığım cennetimden; Yalıkavak Seba Evlerinden. Sitemizin Başkanı Celal Zaim Çil’den gelen e-postayı okurken gözlerime inanamadım. Yolladığı fotoğraflara bakarken hele, ağzım kulaklarıma vardı. Bayram süresince bizim oralara bir adet Akdeniz Foku uğramış biliyor musunuz. Bayram zamanı ortaya çıktığı için adı Bayram konulan fok. Hayır, bu Badem değil. Badem dişi ve gençti. Bayram Fok, Badem Fok’dan daha yaşlı ve erkek. 2metre 30 santim boyunda, 280 kilo ağırlığında koskocaman bir Akdeniz Foku kendisi. Haberi gazetelerde de çıkmıştı geçtiğimiz hafta, belki rastlamışsınızdır. Yalıkavak Belediye Başkanımız Mustafa Saruhan Bayram Fok’u korumaya almak için harekete geçip av yasağı çıkarmak için çalışmaya başlamış. Sualtı Araştırmaları Derneği
Akdeniz Foku Araştırma Grubu’da, Bayram’ ı envantere kaydetmiş çoktan. İşte bu afacan fok “Bayram Dede” Yalıkavak sularında gezinirken, 20 Kasım’da bizim sitenin iskelesine de uğramış biliyor musunuz. Fok bile biliyor nereye gideceğini işte! Celal Bey ve Ayşen Hanım iskelenin oradan gelen sesleri köpek homurdanması sanmışlar ilk önce, sonra eğilince bir de ne görsünler, Bayram iskelenin altında, gel keyfim gel dinleniyor. Yaklaşık 2 saat orada dinlendikten sonra, atlamış denize, kafasını hiç sudan çıkarmadan son sürat gitmiş derinlere. O 2 saat boyunca çıt çıkarmadan Bayram’ı izlemişler, korkmasın ürkmesin diye. Meğer daha önce Badem’de uğramışmış bizim oraya. Nasıl içim gitti, nasıl mutlu oldum anlatamam. Orada olup bu olaya şahit olsaydım bilmiyorum ne yapardım. Çığlıklarımdan fok şoka girip Türk sularını terk ederdi korkarım. Her işte bir hayır var. İyi ki ben yoktum. Fok Bayram’ın Seba Evleri’ ni ziyaret etmesi, sanki bizim eve misafirliğe gelmiş gibi bir his verip havalara uçurdu beni. Benim için bu da bir çeşit mucize işte! Sularımızda böyle güzel canlıların her şeye rağmen hala dolaşıyor olması, şu güzelim doğamıza canla başla bakmamız, dikkat etmemiz için yeterli gerekçe değil mi sizce de?
Yonca
“fokbirlik”
Twitter Alemi
Giderek daha çok ısınıyorum twitter alemine. Hayır neden ve niçin insan durup dururken 140 karakterde bir şeyler anlatır bilmiyorum, ama insanoğlu garip, yapıyor işte. Hele benim gibi kendini sayfa sayfa döşeyebilen bir insan için, bir çeşit kısa anlatım çalışması gibi oluyor. Twitter sağolsun, hayatımda ilk defa bir şeyleri uzatamıyorum. Neyse konu ben değilim, başkası. En sevdiğim twitleri kim atıyor biliyor musunuz? Şebnem Bozoklu. Çok hoşuma gidiyor, gülüyorum ondan gelen cümlelere ve uydurduğu kelimelere. Geçen gün, sporcu “takipienlerine” yazdı, bayıldım uydurduğu bu kelimeye. Her twiti başka alem. Günüm güzel geçiyor sayesinde.
Yonca
“twitken”
Sigara Böreği
Sigaradan nefret ediyorum. Elimde değil. Babam çok içerdi, çok. Her kazağında, her koltuğumuzda sigara yanığı vardı. Şu satırları yazarken kazağının kokusu geldi burnuma, burnum sızladı işte. Sabaha kadar sigara içerek uyur-uyanır kitap okurdu. Babam eğer o kadar çok sigara içiyor olmasaydı, belki bugün hala hayatta olacaktı. Olamadı. Sigara yasağı beni çok mutlu etti. Bu yasağın ciddiye alınmasını ve de yasağı takmayanların da cezasını çekmesini istiyorum. Şu memlekette alınan bir kararın bari, uygulandığını görmek istiyorum. Derken derken, sigara görüntüsü televizyonda sansürleniyor, bakkalarda tezgahın altına indi; ama reklamlarda çocuklar sigara böreği diyor ve yiyor ya mesela, e böreğimizin adı ne olacak şimdi? Güzelim böreğimizin adı, beni gerdi. Neden aklıma geldi ki!
Yonca
“böreksever”
Paylaş