Paylaş
Çünkü cenazeye davet yoktur.
Bu yazıyı nasıl yazıyorum bilmem.
Cenazeye tanrı misafiri olmuş insanlara, tam şu anda, gaz sıkıyorlar...
Az önce de, Sami Elvan CNN Türk’de Aykırı Sorular’da Enver Aysever’in konuğuydu. Tir tir titreyerek izledim o acılı Babanın o güzel yüzünü.
Aslında pek bakamadım yüzüne utancımdan.
Ben utanıyorum senin adına Sayın Başbakan!
Ben ben ben!
Ben senin dileyemediğin özürleri ve başsağlıklarını kendi torunlarıma ah dolu miraslar bırakmamak için diliyorum sayıklarcasına!
Allah’ım sen bu günahları bizim çocuklarımıza lütfen saklama. Çocuklar masumdur.
Başkalarının kirlerini ne olur onlara bulaştırtma.
Sami Elvan -Allah gani gani sabırlar versin size!- “Ben öksüz kaldım..” dedi.
Sami Babadan öğrendik; meğer evladını kaybeden BABA öksüz kalırmış...
Utan Başbakan!
Bi utan Allah Aşkına bir yüzün kızarsın...
Ve hep sen konuşuyorsun ya, bi kere de bizi duy. Bi dinle.
Bak bakalım bizde din iman neymiş, nasılmış?
Bizler nasıl ve kimden öğrendik bu dini, imanı?
Allah rızası için bi dinle ve uyan...
Beni ve kardeşimi Anneannem büyüttü.
Anneannemden öğrendim ben dinimi. Anneannem 5 vakit namazını kılardı.
4-5 yaşımdayken en sevdiğim şey de, Anneannem namaz kılarken, başını seccadeye değdirdiğinde, sırtına atlayıp “deh dıgıdık” diyerek ata binmece oynamaktı.
Çocuk kafası işte.
ÇOCUKLUK işte...
Anneannem tatlı bir manevrayla silkinir, beni sırtından atardı. Ben de karşı duvara kafadan toslardım. Kafam çok acır, ağlardım.
Anneannem okur üfler namazına ara verir; “Evladım bu saygısızlıktır. İbadet edene saygı göster. Başın çok acıdı mı? Dur hemen ekmek çiğner basarım acıyan yere, şimdi acısı geçer.” derdi.
Ekmek!
Anneannem acıma ekmek basardı benim.
Acımı ekmekle alırdı.
Ekmek kutsaldı. Ekmek ilaçtı. Ekmek merhemdi.
Ekmek başımın acıyan yerine konan şefkat ve sevgiydi!
Ekmek...
Bir zamanlar, bir çocuğa nişan alınmış katil bir kurşuna kılıf değildi.
Edilemezdi!
Berkin’e bir av hayvanı gibi nişan alan o polis, ekmeği kana buladı, kirletti,
günah işledi!
Ekmek, kanayan yaramız oldu şimdi!
Anneannem...
Hiç kızmadan, bağırmadan,
çiğnediği ekmeği şişmiş morarmış acıyan başıma basarken, bana; hem hayat, hem saygı dersi verirdi.
Büyüdükçe anladım bunları.
Zaten büyüdükçe, Anneannemin “yapma” demesine gerek kalmadı.
Birini namaz kılarken gördüğümde gürültüyü kesip, seccadenin önünden bile geçmek istemedim.
Kimsenin sırtına atlamak filan da aklıma gelmez oldu.
Bana anneannem sevgiyi, şefkati, dini imanı yasaklarla, korkularla, günahlarla öğretmedi!
Acıyan başıma bastığı ekmekle öğretti!
Ekmek nimetti, nimet!
9 ay önce, Berkin Elvan ekmek almaya diye evinden çıkıp öldürülmeye gittiğini bilmediği o ana kadar da öyleydi.
Ekmeği,
Berkin’e nişan alan suçluyu bulmayı reddeden,
Acısına merhamet etmeyen,
Vefatına başsağlığı dilemeyen,
Bir özrü çok görenler kirletti!
Ekmek,
1 lokması bile yere düşse, Anneannemin:
“Çabuk al yerden, öp başına koy!” dediği nimetti.
Melek Berkin’in nur yüzlü babası Sami Elvan:
“Oğlum, av hayvanı gibi, nişan alınarak öldürülmüş...” derken,
masada, önünde bir ekmek duruyordu.
Sayın Başbakan,
Derhal alın o ekmeği,
Öpün başınıza koyun.
Hemen.
Şimdi.
Yonca
“insaf”
Paylaş