Erkek eli değmemiş...

Dün Hürriyet’in spor sayfaları kadın yazarlardan çıkmaydı ve harikaydı.

Haberin Devamı

Fikir de, yazılar da müthişti. Canlıydı, duygu vardı. Sahada olmayanlara, sahanın ruhu aktarılmıştı.

Alınmak yok. Resmen kadın farkı vardı.
Sanırım spor sayfalarımızı dün hayatında daha önce hiç okumamış tüm kadınlar okumuştur.

Fenerbahçe sağolsun, hayatımızda her anlamda tarihi bir gün yaşandı.

Şimdi bu işin birinci kısmı.

İkinci kısmı ise benim geldiğim tatsız nokta ile ilgili.

Ben, dün Hürriyet kadınları tarafından hazırlanmış o spor sayfalarına bakarken, kendimle ilgili son derece zavallı bir gelişmeye tanıklık ettim.

Sayfaların üst köşelerinde esprili bir şekilde “Bu sayfalara erkek eli değmemiştir” damgası vurulmuştu.

Ne gariptir ki, 11 yıldır bir Arap Emirliği’nde yaşadığımdan olsa gerek, ben o damgayı görünce bir fena oldum biliyor musunuz. Yani 11 yıldır içinde yaşadığım hayat -ki kendisinin dışı 7 yaldızlı içi acıklı- hiç çaktırmadan beni kendi çemberine almış ve sindirmiş bile de haberim yok.

Haberin Devamı

Burada “erkek eli değmemiş” şeklinde bir cümleyle espri yapamazsınız. Ciddi bir cümle olarak algılanır çünkü. Esprisi filan yok hiçbir şekilde ve zaten esprisini asla yapamazsınız, bir yerlerde yazılı çizili olmasa bile.

Sonra farkettim ki;

Bir anda buradaki adamların nasıl elimi sıkmadıklarını, kadınların da zaten adamların ellerini sıkmadıklarını, tokalaşmayı da geçtim; “erkek eli değemez” diye alıştığımın tersine tüm kadın doğumcuların kadın olduğunu, kuaförlerin çoğunluğunun sadece kadınlardan oluştuğunu, bankaların, Devlet Dairelerinin hepsinde kadınlara özel bölmeler olduğunu, bazı parkların kadınlara özel ve o parklara 12 yaşındaki erkek çocuklarının kendi çocukları bile olsa giremediklerini inanılmaz kanıksamışım.

Oysa yıllar evvel ilk geldiğimizde bu saydıklarımı inanılmaz yadırgamıştım.

Düşünürken bunları, bu yaz birkaç kere, tokalaşmayı unuttuğumu, annemin dürtmesiyle kendime geldiğimi filan da hatırladım.

Ne zamanki gazetemde o damgayı gördüm, o an işte bu duygularıma ayıldım.

Eskiden bana hiç bu kadar ciddi gelmeyecek bir şey, şimdi beni inanılmaz düşüncelere daldırdı. Algıda seçiciliğime şaştım.

Haberin Devamı

Ne kadar gerilmiş ve kasılmışım ben...

Yaşadığım ortamın bana yaptığı bu ince işleyişten,

Nem kaptım.

Demek insan, hiç farkında olmadan, yıllar itibariyle bulunduğu ortamın kabuğuna bürünüyor. Kabuk değiştiriyor. Adapte olayım derken, kendinden başka birine dönüşüyor...

Buna çok çok çok dikkat etmek lazım.

Kendimden hoşlanmadım.

Hemen kendime bi çimdik attım.

Toparlarım.

Yonca
“özeleştiri”

Yazarın Tüm Yazıları